|
Kutluata aradı ve o geziyi konuştuk |
|
Salı, 10 Ağustos 2010 |
|
12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili olarak geçen hafta bir basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Münir Kutluata'nın basın toplantısında sırasında Diyarbakır'a giden Sakarya Heyeti ile ilgili çıkışını eleştirmiştim.
Referandum ile ilgili basın toplantısına Sakarya heyetinin Diyarbakır gezisi sırasında çekilmiş fotoğraflarla beraber katılan sayın Kutluata belli ki o gün referandum kadar Sakarya Heyeti'nide eleştirmeye karar vermişti.
Hendek Belediyesi öncülüğünde Diyarbakır'a giden heyet hakkında eleştiri yapan sayın Kutluata, şu cümleleri kullanmıştı.
"Bugünlerde ülkede ikinci bir bayrak dalgalansın gibi bölücü iddialar ortaya atılıyor. Bu iddiayı Sakaryalı vekillerin çok yakından tanıdığı bir belediye başkanı dile getiriyor.
Bu belediye başkanını ziyaret eden ve bölünme sürecini hızlandıran isimlerden Sakarya halkı hesap sormalı" dedikten sonra Kutluata ekledi; "Kapalı kapılar arkasında neler görüşüldü. Bu millete onu açıklayın"
İşte Kutluata'nın sert çıkışı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Sakarya gezisi sırasında Hendek'te konuşma yapmasına işaret ederek; "Kutluata'nın
İnci Korkusu" diye bir köşe yazdım.
Bu köşede şunu sorguladım.
Dedim ki; Sakarya'da yükselen trend Hendek Belediye Başkanı Ali İnci'dir.
Yaptığı eserlerle adını Hendek dışına taşıran ve başarısıyla dikkat çeken Ali İnci'den bir tek Münir Kutluata değil, aslında AK Parti 'de siyaset yapan ve milletvekili hesabı içinde olanlarda çekiniyor hatta ve hatta korkuyor.
Kutluata'nın İnci'den çekindiğinin bir başka göstergesi ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Hendek çıkartması yapmasından belli oldu.
Sakarya'ya gelen Bahçeli, kent meydanı yerine Hendek'te konuştu. Oysa Bahçeli'nin halka hitap edecek yeri kent meydanıydı. MHP kadrosu kent meydanı dolduramayacaklarından korktuğu için mi Bahçeli'yi Hendek'te halka hitap ettirdi?
Yoksa Ali İnci'nin milletvekilliğine giden yoluna 'Dur' demek için mi? "
Bu yazım sonrasında Sayın Kutluata telefonla aradı.
Sayın vekilimle epey uzun bir görüşme yaptık ve Kutluata; "Basın toplantısında Hendek Belediye Başkanı Ali İnci'nin adını bile telaffuz etmedim. Sakarya Heyeti'nin oraya gitmesi büyük bir hataydı.
Gitmemeliydiler.
Türk bayrağına dil uzatacak kadar ileriye giden bu zavallıyı ziyaret
etmeyeceklerdi" dedi.
Ülkenin içinde bulunduğu dar boğaz, halkın alım gücünün sürekli düşüşü, son
yaşanan olaylarla ilgili ve Sakarya'nın hak ettiği yere gelmeyişi ve
nedenleri ile ilgili olmak üzere bir çok konuda Kutluata ile sohbet ettik.
Bu yaptığımız sohbet ve 'Kutluata'nın İnci Korkusu' yazım sonrasında
görüştüğüm MHP'liler sürekli şunu söyledim.
Bir kez daha buradan söylemek istiyorum.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Diyarbakır gezisi ile ilgili
olarak elbette herkes demokrasi çerçevesinde eleştiri hakkını kullanabilir.
Bunda bir sıkıntı yok.
Sayın Kutluata başta olmak üzere herkes eleştiri sınırları içinde Başkan Ali
İnci ile o heyette yer alan diğer kişiler için ' Büyük bir hata yaptılar.
Keşke gitmeseydiler.
Onlar iyi niyetle gittiler ama birileri şimdi bunu kullanıyor.
Ne gereği vardı.
Çok mu lazımdı. Kime şirinlik yaptınız " gibi eleştiriler yapabilirler.
Ama sayın Kutluata 'da dahil bu eleştirilerin dozu ' Kapalı kapılar ardında
pazarlıklar oldu. Vatan Hainliği, bölücülük, ayrımcılık bu " olursa
orada 'Dur' demek lazım...
Orada herkes durması lazım. O heyetteki herkes bu vatanını, milletini,
bayrağını seven pırıl pırıl insanlardır.
Bu vatanın bir parçası olan bu insanlara böylesine ağır fatura çıkartmak
kimseye bir fayda getirmeyeceği gibi sürekli bu geziyi gündeme getirmek
Kutluata'ya da bir fayda sağlamayacağına inanıyorum.
Herkes her olaya başka pencereden bakabilir.
Önemli olan bunun dozunu iyi ayarlamaktır.
İşte benim tepkim de ne Kutluata'nın şahsına, ne de İnci'nin avukatı
olduğumdandır.
Benim tepkim Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bir geziye katılanları
eleştirirken, dozun iyi ayarlanmamasınadır !...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
|
|
= Resimli ilanlar
