Zaman zaman gazete başlıklarında veya dost sohbetlerinde sorarlar...
Seçim mi?
Geçim mi?
Hassas bir soru...
Ancak seçim ile geçim arasında göbek bağı olduğunu herhalde size anlatmama gerek yok.
Mantık olarak herkes ‘geçim’ dese de, aslında seçim bana göre daha önemli... Çünkü seçtiğiniz basiretsiz insanlar ordusu ülkeyi iyi yönetemediği takdirde işte o zaman geçim derdine düşersiniz.
Kısa vadede et yeseniz de, uzun vadede ne yiyeceğiniz belli değil. Bu nedenle kime oy vereceğinizi iyi hesaplamanız lazım. Bunun sonucunda ülkenin perişan olacağı gibi bir sonda kendinizin de kuru ekmeğe muhtaç olacağınızı unutmayın...
Son aylarda bir yaygaradır gidiyor. Amerika'dan dalga dalga yayılan ekonomik kriz, hesapta geldi bizi de vurdu.
Herkes geçim derdine düştü.
Hikâye...
Hem de ne hikâye...
Elâlemin conisinin krizi, nah bizi de vurdu...
Yahu bizim memlekette kriz hiç gitmedi ki elâlemin conisinin krizi gelsin bizi de vursun. Biz zaten ekonomik krizle yıllardır boğuşan bir millet değil miyiz? Benim vatandaşımın sofrasında Kurban Bayramları hariç ne zaman et oldu ki?
Eti kim kaybetti ki, benim vatandaşım bulsun...
Haaa...
Elbette kırmızı etli sofralar da var. Var da, bu sofraların sahibi bu ülkenin kaymağını yiyen elit tabaka mensuplarından başkası değil.
Herkes birbirine soruyor. Bu ekonomik kriz yalellisi nereye kadar gidecek? Uzmanların 2009 yılında daha da kötüye gideceğini söylediği bu kriz yalellisi daha kaç kişinin başını yiyecek? Arap yalellisini 100 kere sollayan ekonomik kriz, insanları yemekten, içmekten, hayattan zevk almaktan ve yaşamaktan bir haber yaptı.
Bakkal borcu, faturalar, akaryakıt, kira, çocukların okul masrafı, şuydu buydu derken, insanların cinsel yaşamı bile kriz altında kaldı. Kriz altında kalan şeyi yani cinsel yaşamı kaldırmak için kamyon krikosu lazım.
Kriz aldı başını giderken, bir de kan emiciler çıktı.
Kim bu kan emiciler?
Canlı şahit olduğum bir olayı sizinle paylaşayım.
Geçen gün alışveriş için bir işyerine gittim. Benden önce giden müşteriyle işyeri sahibi pazarlık yapıyor. Müşteri, “Alsana 50 YTL. Ver şu malı bana” derken, işyeri sahibi, “Abi yapma etme. Bunun bana gelişi 60 YTL ve sana bu fiyata verirsem zarar ederim” diyor.
Allah korkusu taşımayan bu kan emici müşteri, “İşine gelirse. Para bende, mal sende. Verirsen ver” diyor.
Breee zındık!
Breee Allah' tan korkmayan zındık...
Adam sana diyor ki “60 YTL gelişi var” ve sen 50 YTL'ye bu malı almaya çalışıyorsun. Kriz nedeniyle dara düşen bir esnafa bu yapılır mı? Senin kanını tahlil ettirsek acaba ne çıkar? İnsanda biraz vicdan olur. Ekonomik krizin vurduğu esnafa, paran var diye bir de sen mi vuracaksın?
Günümüzde bu kansız müşteri gibi birçok kişi, dara düşen insanların mallarını, mülklerini ucuza kapatmaya çalışıyor.
Ama şunu kimse unutmasın…
17 Ağustos 1999 Depremi’nde enkaz altında kalan çok kişinin cesedini gördüm. Kimi helalinden kazandığı binanın, kimi ise emdiği kanlarla yaptığı binanın enkazında kalmıştı. Helalinden kazanarak enkaz altında kalan nicelerine Allah gani gani rahmet eylesin…
Ama kul hakkıyla yaptığı binaların altında kalanların da Allah taksiratlarını affetsin.
Unutmayın! Bu kriz de geçer, bu günler de geçer…
Ama bu günlerde dara düşen insanların kanını emmek için vampir gibi bekleyen kan emicileri tarih asla affetmez...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
Yorumlar (1) |  |
|