Vali Atak'ın kullandığı telefon
Pazartesi, 21 Nisan 2008

Vali Hüseyin Atak güzel bir gelenek başlattı…
Basın kuruluşlarının sahip, yöneticileri ve köşe yazarlarını ağırlıyor, onlarla fikir alışverişinde bulunuyor…
İlk olarak Yenigün Gazetesi'ni ağırlayan Vali Atak, Cumartesi sabahı da Yenihaber ailesini ağırladı…
Kahvaltıda haber sayfalarında ayrıntılarını bulacağınız önemli açıklamaları oldu Vali Atak'ın…
Vali Atak bizlerin ilin sorunları hakkındaki görüşlerimizi de öğrenmeye çalıştı…
Atak Sakarya'da göreve başlayalı 13 ay oldu…
Gerçekten de bu kısa sürede Sakarya'yı, Sakarya'nın yapısını çok iyi kavramış…
İlişkilerinde hep bir mesafe gözetiyor…
Kimseyle olması gerekenden fazla yakın olmuyor…
Kimseyle de durduk yerde kavga etmiyor, gerginlik yaratmıyor…
İlimizi sorunlarını kendine dert ediniyor…
Sakaryaspor'un durumuna üzülüyor…
Resmi daireler kampus inşaatının ihalesinde yaşananlara kahrediyor…
Prefabrik okullarda ders yapılamayacağını biliyor ve yenileriyle değiştirmeye çabalıyor…
Hiç olmadığı kadar hayırseveri okul yapımına katıyor…
Kendisini aşan konularda yorum yapmaktan itinayla kaçınıyor…
İşi olmayan şeylere maydanoz olmuyor…
Yerel basını iyi takip ediyor…
Ancak basında yer almak için özel çaba sarfetmiyor…
Atak'ın çalışmaları için özel bültenler çıkartılmıyor…
Daha önce de yazdım…
Vali Atak, Sakarya için bir şans diye…
Kahvaltıda bu görüşümün doğruluğunu bir kez daha gördüm…
Bir özel bilgi…
Lüksten, ihtişamdan uzak duran Vali Atak, Nokia 3310 cep telefonu kullanıyor…
İstese en gelişmişini, en kalitesini Özel İdare'den aldırabilir…
Ancak Atak yıllar önce aldığı, bugün artık üretimden ve satıştan kalkan 3310 telefonunu kullanmaya devam ediyor…
İlk geldiğinde proje aşamasındaki 2 bin metrekarelik Valilik sarayı projesini küçülterek 700 metrekarelik konak projesine dönüştürmesi de bu anlayıştan kaynaklanıyordu…
Makamında içtiği portakal suyunun cebinden ödemesi de aynı anlayışın bir tezahürüydü…
Gösterişten, ihtişamdan uzak Vali Atak'ın kullandığı 3310 telefonu bir semboldür…
Vali Atak aslında o telefonuyla almasını bilenlere önemli dersler veriyor…
Devletin imkanlarını kullanmıyor…
Devletin malını, korumak için azami özen gösteriyor…
Devletin malının deniz olarak görüldüğü bir dönemde, 3310 cep telefonu kullanan, içtiği portakal suyunun parasını cebinden ödeyen Valimiz umarım Ankara'dan da bizim gördüğümüz gibi görülüyordur…
….

İkinci üniversiteye doğru!

Geçtiğimiz günlerde ilimizde ikinci bir kamu üniversitesi kurulması gerektiğini, hatta birkaç tane de vakıf üniversitesinin kurulmasının iyi olacağını belirtmiştim…
Meğer ikinci üniversite için aylar öncesinden başlatılan bir çalışma varmış…
Bir grup akademisyen ikinci üniversiteyle ilgili yaptıkları ön hazırlığı tamamlamış ve Uluğbey Teknoloji Üniversitesi adı altında ikinci bir üniversite kurulması için YÖK'e başvuru yapılmış…
Bunun yanında Sakarya Sağlık Hizmetleri Vakfı'nın da bir özel üniversite için hazırlıklarını hızlandırdığını öğrendim…
İstanbul'dan da birkaç vakıf üniversitesi kurulması için ilimizde yer arayışlarının sürdüğünü duyuyorum…
Bunları duymak bile heyecan verici…
Eğer bu çalışmaların her biri tamamlanabilirse çok kısa sürede ilimiz tam anlamıyla bir üniversite kenti olacak…
Sanayi çöplüğü olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ilimiz belki bu sayede sanayi tehlikesinden kurtulabilir…
….

Nitelikli binalarda kat sınırı kalkmalı!

Aylardır, deprem sonrası binalara getirilen kat sınırlamasıyla ilgili zihnimde jimnastik yapıyorum…
"Bu karar yerinde bir karar mı?" sorusuna cevap arıyorum…
En baştan bu yana 2 kat sınırını ateşli bir şekilde savunmama rağmen son zamanlarda kamuoyundan gelen baskılar, benim de bu yöndeki düşüncelerimi sorgulamama neden oluyor…
"Acaba kat sınırı biraz esnetilse de, başımızdaki deprem görmüş çok katlı hayaletlerin yerine çok daha güvenli yeni binalar yapılabilir mi?" diye düşünüyorum…
" Kangren sorumumuz orta hasarlı binalardan bu şekilde kurtulabilir miyiz?"diye kafa yoruyorum…
Ancak bu sorularıma cevap bulamadım…
Kat sınırıyla ilgili tek aştığım konu ise özel ve nitelikli binalarla ilgili durumdu…
Bir süredir bu tür binalarla ilgili kat sınırının kaldırılması yönünde bir görüş oturmaya başladı zihnimde…
Ancak kendimde bu görüşümü seslendirebilme cesareti bulamadım…
Meslek hayatım boyunca onca delilik yapmış biri olan ben, bu konuda görüş belirtemedim…
Vali Hüseyin Atak'la Araştırma Hastanesi'nin 400 yataklı binasının durumunu konuşurken bu konu gündeme geldi…
Atak da benim gibi özel ve nitelikli binalarda kat sınırı olmaması gerektiğini düşünüyor…
Aramızda bir fark var…
O düşüncesini de açıkça dile getirebiliyor…
Ben cesaret edemiyorum…


Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum