Benim Sakaryam bunları hak etmiyor II
Pazartesi, 26 Ocak 2009

Sakarya'nın, tarihi, coğrafyası, konumu, büyüklüğü ve diğer etkenleriyle beraber bulunduğu yeri hak etmediğini; makam, mevki ve para babası beylerin bu kente hak ettiği kadar sahip çıkmadığını dün kaleme aldık…

Ve dedik ki

“Gözlerinizi kapayın da şu Sakarya'ya bir bakın...

Evet sevgili vekiller...

Sakarya Valiliği...

Büyükşehir Belediyesi...

İl Özel idaresi...

SATSO...

SESOB...

gibi bu kentin ön plandaki kurum ve kuruluşlarının yanı sıra diğer bütün oda, dernek, sivil toplum örgütleri ve iktidar partisi olan AKP... Bu kent için aylardır, yıllardır ne yaptınız? Adam gibi soruyorum”

Ve ondan sonra 'Bu kentin son 3 yılının ölü olduğunu' iddia ettim.

Dünkü bu yazım sonrasında beni arayanlar Sakarya'nın 17 Ağustos 1999 yılından sonra ölü bir döneme girdiğinin altını çizdiler. Sizin anlayacağınız boşa giden tam 9 yıl... Bu kentin yerinde saydığı tam 9 yıl...

Bu zaman diliminde tek kazancımız hibeci kuruluşlar ve devlet tarafından yapılan kalıcı konutlar, TOKİ'nin konutları, iki duble yol, iki park ve biraz üstyapıyla beraber devletin yaptırdığı bir kaç okul... Hadi bir iki de bizim aklımıza gelmeyen bina daha yapılmış olsun...

Başka?

Başkası yok...

Bu kenti milenyum çağında öne çıkaracak bir proje, ufkumuzu açacak ve bizi en az 50 yıl taşıyacak bir atılım veya açılım yok.

Büyükşehir Belediyesi 'Marka olacağız. Marka yapacağız bu kenti' diye masal okudu. Kimi inandı, kimi bizim gibi inanmadı…

Hani ‘marka şehir’ oluyorduk? Hani yurt dışından gelen amcam bizi sırtlayıp dünyaya tanıtacaktı? Marka olamadık ama Anadolu'nun önemli bir taşra kasabası olduk. Bu da bize yeter.

Arkadaş...

İşiniz gücünüz hayali işler peşinde koşmak...

SATSO'ya bakın...

Yıllardır toplantı düzenlerler, yıllardır bakanların biri gelir, biri gider… Yıllardır icraatın içinden masallarını dinler dururuz.

Sonuç?

Sakaryalı sanayici kan ağlıyor.

Neden?

SATSO’nun sanayicinin önünü açacak, iç ve dış sermayeyi Sakarya'ya taşıyacak bir projesi bile yok. Varsa da benim gibi dingil görmemiştir. Gören sanayici varsa gelsin bana da anlatsın.

SESOB'a bak... Yıllardır aynı tas aynı hamam... Yanılıyorsam düzeltsinler. Esnaf kan ağlarken, SESOB'un bu kan ağlayan esnafı kurtarmak için yaptığı girişimi var mı?

Duyamadım...

Esnafın hakkını her koşulda arıyorlar mı? Nerdeeeeeeee...

Offff... Off.

SESOB da aynı, SATSO da aynı, Büyükşehir de aynı...

Niye?

Başındaki beyler nasıl olsa 50 yıldır seçiliyor. Adam ceketini koysa başkan oluyor. Eee böyle olunca da, sanayici de, esnaf da, hatta bu kent de kan ağlıyor, kan...

Yazık... Benim gül gibi kentime vallahi yazık...


Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum