Yeşil masalardan yeşil sahalara
Salı, 29 Nisan 2008

İstanbulspor maçının sonucuna doğrusu çok şaşırmadım.Zira, Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan belli olmuştu !..

Dün sabah telefonla görüştüğüm Hüsnü hoca'nın sesindeki öfke, dibe vurmuş moralinin iflasını da anlatıyordu bir bakıma!.

Oysa ne güzel gitmişti her şey, aylardır.

En güzel övgüleri almıştı kendisi ve futbolcuları medya, taraftar ve yönetimden. Yıllardır hiç bir teknik adam böylesine bir destek görmeden çalıştı bu takımda. Kendisine bunu hatırlattığımda, sesindeki öfke dolu tonu hiç yumuşatmadan, aylardır sıkıntılarına çözüm bulamayan yönetime sitemle ''benim antrenörlerim sadece aldıkları maaş ve primle geçinmeye çalıştılar. 70 milyar götürdüğüm söyleniyor. 70 milyarım olsaydı önce futbolcularıma ve yardımcılarıma dağıtırdım'' diyen Özkara özellikle; '' kenar yönetiminde zayıf kaldı ve hatalı davrandı'' konusunda yapılan eleştirileri kabul etmediğini belirterek '' Antalya maçından sonra sen de dahil, oyunu okuyamadığımı yazdınız. Kendi kalesine kapanmış bir takımı başka nasıl açacaktım yani !'' diyerek sitem etti. 

Ben de; ''Rakibinin güçlü ve zayıf yönlerini doğru analizlerlerle tespit edip,doğru oyuncu ve doğru stratejiler kullanarak,yani her antrenörün yapması gerekeni yaparak..'' cevabıyla; hoca'ya eleştirilerin daha çok bu yönde yapılmak istendiğini hatırlattım ama kendisinin bu eleştirileri ne kadar dikkate alıp ne kadarından yararlandığını bilemediğimi söyledim. 

Sonuçta Hüsnü hoca'nın, futbolcuları ve yardımcıları ile verdikleri emeklerin karşılığını şampiyon olarak almasını isterdim, ama ne yazık ki artık öyle bir şansı da kalmadı. Galatasaray'da Feldkamp, Eskişehir'de Diyadin ve benzerleri ne yaşadıysa, yedi bela Hüsnü'de burada aynısını yaşadı.

Kimileri kendisine ''Yedi Bela Hüsnü''adını verse de; sonunda Hüsnü'nün kendisinin başı belaya girdi!...
Takımını her türlü olumsuz koşulda zirveye taşırken, gerçekten başarılıydı. Sakaryaspor, hop oturtup hop kaldıran bir futbol oynamasa da Hüsnü hoca, aldığı sonuçlarla alkışı ve taktiri hak eden bir antrenör performansı sergiledi.

İkinci yarının ilk maçları Kocaeli ve Karşıyaka önünde savunmadaki Yaşar faciasını zamanında göremeyişi, ona pahalıya mal oldu ve hem kendisinin hem de yardımcılarının önemli bir zaafı olarak göze çarptı. Sonraki haftalarda kuyruğunu dik tutacak sonuçlar alsa da, özellikle öne geçtiği maçları kazanamaması, zamansız ve yersiz oyuncu değişiklikleri, kendisini yönetimin ve bazı futbolcuların kontrolüne sokması, kadro üzerindeki otoritesini ve taraftarın kendisine duyduğu güveninin yok olmasına neden olan başlıca gelişmelerdi. 

En büyük şanssızlığı ise, futbol sahalarına neden ve niçin geldiklerini bir türlü anlamadığım bir yönetimle çalışmasıydı. Neyse biz sözü yine de umutla noktalayalım.
Şu son iki hafta da bitsin, sıra elbette yönetime de gelecek.
İki hafta daha sabredelim ve hiç değilse şu taraftarların hele Tatangalar'ın emeklerine yazık olmasın(Antalya maçı hariç !) diyelim...

Bir devir böyle kapandı. Eskişehir’de Metin Diyadin, Kocaeli'de Kayhan Çubukçu, Antalya' da Ümit Durmuş ve onlarcası derken Yedi Bela Hüsnü bize küstü.

Şimdi bir diğer PARA'TOR'la kalan şansımızı zorlayacağız.
Uzun süre oturduğu yeşil masalardan kalkıp, yeşil sahalara inecek!
Dilerim emekler ve umutlar boşa çıkmaz...
Son söz.
Bu kafayla biz, bir gün elbet şampiyon oluruz ama Asla ADAM olamayız !..
    

 


Nedim Kurtiç hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum