Cerrah'ın sözleri bana ne hatırlattı?
Perşembe, 30 Nisan 2009

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, başı kesilerek hunharca öldürülen Münevver'in ailesi için "Kızlarını takip etselerdi" diye konuşunca kıyamet koptu…
Bir çok kesimden büyük tepki aldı Cerrah…
Ben de Cerrah'ın yaklaşımını gerçekten çok çirkin buldum…
Bu söz bana geçmişte yaşadığım bir olayı hatırlattı…
Mayıs 2003'te 3 kişinin saldırısına uğradım…
Saldırganlar bana 3-4 kez vurduktan sonra plakası sökülmüş, o dönem polisin de çok kullandığı Renault Europe model bir araçla kaçtılar…
155'i aradım…
Ekip gelmeyince Emniyet Müdürü Mustafa Aydın'ı arayarak, bu gecikme nedeniyle tepki gösterdim…
Ekipler Tozlu Cami'nin önündeki olay yerine her nedense 10-15 dakikada gelebildiler…
Emniyet'e gittik, ifadelerimiz falan alınıyor…
Böyle bir durumda ilk yapılması gereken şeylerden biri sanık albümünden teşhis yaptırmaktır…
Bütün ısrarıma rağmen sanık albümü gösterilmedi…
Bana sadece bir fotoğraf gösterildi…
Bana sanki saldırganlardan biri olabilir gibi geldi…
Sonra o kişi bulundu…
Baktım o değil…
Anladım ki dosya kapatılmak isteniyor…
Ben ısrarla saldırganların bulunmasını istiyorum…
Emniyet Müdürü Mustafa Aydın ise sağda solda benim, şöhret olmak için böyle bir senaryo yazdığımı söylüyor…
Olayı basitleştiriyor…
Hafife alıyor…
Aynı Celalettin Cerrah mantığı…
Olayı onlarca kişi görmesine rağmen bir tek kişinin görgü tanığı olarak ifadesi alınmıyor…
Ben ısrarla işin üzerine gidiyorum…
2 hafta geçtikten sonra bana sanık albümleri gösteriliyor…
Albümden 2 saldırganı net olarak teşhis ediyorum…
Tutanaklar tutuluyor, dosyaya konuyor…
Bu arada kulağıma eğilen, bir görevli bana " Eğer bu kişiler bulunur da olayın failleri oldukları ispatlanamazsa yüksek tazminat ödeyeceğimi" hatırlatıyor!..
Ben ısrar ediyorum…
Tutanak dosyada kalıyor…
Günler, aylar geçiyor…
Tüm çabalarıma rağmen bu 2 saldırgan bir türlü bulunamıyor…
Bir gün Savcı çağırıyor…
Dosyayı kapatmak için benim şikayetimi geri almamı istiyor…
Ben kabul etmiyorum…
Bu arada dosyada sanık teşhis tutanaklarının olmadığını anlıyorum…
Savcı'ya bu durumu anlatınca Emniyet'teki dosyaya bakılıyor…
Tutulan teşhis tutanağı ne yazık ki Emniyet'teki dosyada da bulunamıyor…
Dosyada sadece benim ilk ifadem yer alıyor…
Emniyet'te bir gizli elin tutanakları kaybettiğini anlıyorum…
Bir kez daha albümlerden saldırganları teşhis ediyorum…
Tekrar tutanaklar tutuluyor…
Bir müddet sonra Savcı çağırıyor…
Benim albümden teşhis ettiğim saldırganların Sakarya'dan taşındıklarını belirterek şikayetimi geri almamı istiyorum…
Ben de artık umudumu kestim ve şikayetimi geri alıyorum…
Dosya kapanıyor…
Umarım Münevver'in dosyası kapanmaz…


Engin Pekşen sevenlerini üzdü

Dün öğleden sonra gelen haber üzücüydü…
Engin Pekşen, işyerinde başına kurşun sıkarak intihar etmişti…
Yıllardır tanıdığınız, sevdiğiniz bir insanın ölüm haberi almaktan öte bir haberdi bu…
Ölümün şekli de üzüntü vericiydi…
Bu şehirde düzgün bir şekilde ekmeğinin mücadelesini veren saygın bir işadamı hayatına kıymaya zorlayan nedenler vardı…
Aslında Engin Pekşen'i tabancasından çıkan kurşunlar değil ekonomik kriz vurmuştu…
Bir süredir ekonomik sıkıntı içindeydi…
Bu da kendisini derinden sarsmıştı…
Sonuçta "kriz teğet geçti" diyenleri tekzip edercesine bir ölümü seçti…
Tanıyan herkes kendisini severdi ve kendisiyle ilgili son haber tüm sevenlerini çok üzdü…
Ne diyelim Allah rahmet eylesin…


Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum