Sen işçisin.
Eve ekmek götürmen lazım.
İşinin başında olacaksın.
Yoksulluk sınırı altındasın.
Ya da ayak sın.
İşini gücünü bırakıp, hem de mesai saatleri içerisinde
ne işin var senin Taksim de?
Bu ülke senden iş beklerken, sen durup dururken kafana göre bir günü bayram ilan etmeye kalkacaksın.
Yemezler.
Yemediler de zaten.
Bu tarih her ülkede bayram mı?
Alt tarafı Mayıs ayı’nın ilk günü.
Ne varmış yani 1 Mayıs da.
Yıl sonunu yeni bir yıla bağlayan gece filan olsa anlarız.
Tüm dünyanın kutladığı bir şey olduğu zaman sana bir şey diyorlar mı?
Ne havai fişeğin var, ne de bir sanatçı getirmişsin.
Elinde bir şişe bira bile yok.
Etrafta taciz edilebilecek kimse de yok.
Ne işin var güpegündüz senin Taksim meydanında?
Hem sana bu işin uygunsuz olduğunu, Taksim meydanının bir miting alanı olmadığını, yazılı ve görsel medya da duyurmadılar mı?
Kime karşı yürümeye kalktınız siz?
Tamı tamına 20.000 polise karşı.
Kim onlar?
Devlet’in memurları.
Ya siz?
El’in işçisi.
Ayaklar baş olamaz diye de uyarmışlardı üstelik.
Akıllandınız mı şimdi?
Not: Panzerini bizden esirgemeyerek, taa Rize’den İstanbul’a kadar getirerek, gücümüze destek olan bu kardeş şehir yetkililerine teşekkür ederiz.
Ayrıca.
Yine gerekli gaz bombalarını, hiçbir masraftan kaçmadan ve hiçbir karşılık beklemeden, çeşitli illerden İstanbul Taksim meydanına ulaştıran yetkili kişi ve kuruluşlara da sonsuz şükranlarımızı sunarız.
Ve de.
Aynı durumun önümüzdeki yıl tekrarlanmaya kalkışılması halinde, gaz bombaları ve plastik mermi yerine gerçek el bombaları ve hakiki mermiler kullanmak zorunda kalacağımızı şimdiden duyururuz.
Levent Hamzaoğlu hakkındaki diğer yazılar
İlk Yorumu Siz Yazın |  |
|