Davut Terzioğlu delege oyuyla seçilmiş bir İl Başkanı'ydı…
Ancak demokrasinin içselleştirilmediği bir partideydi…
AKP'deydi…
Genel Başkanı O'nu daha ilk günden kabullenmedi…
Ve 2 buçuk aylık İl Başkanlığı önceki gün gönderilen faks yazısıyla son buldu…
Önceki gün " Çek git, parti onlara kalsın" demiştim…
Beni anlamadı…
Kalktı bir basın toplantısı düzenleyip " Görevimin başındayım" dedi…
Bu sözünü söyledikten 1 saat sonra görevden alma yazısı geldi…
Delege oyuyla seçilen İl Başkanı ve 50 kişilik yönetim kurulu bir paçavra gibi kenara atıldı…
Garip bir durum…
Onların demokrasisi böyle işliyor…
***
Peki AKP'de şimdi ne olacak?
Tüzük gereği Terzioğlu'nun yerine bir isim İl Başkanı olarak görevlendirilecek…
Yeni İl Başkanı kendisi 50 kişilik bir yönetim belirleyerek görevine devam edecek…
İl Başkanlığı için çok sayıda isim telaffuz ediliyor…
Bu isimlerin yanına dün yeni bir isim daha eklendi…
Recep Hacıeyüpoğlu…
Büyükşehir Belediyesi'nde Başkan Danışmanı olarak çalışan Avukat Recep Hacıeyüpoğlu'nun parti içinde bir çok kesimin desteğini alabileceği belirtiliyor…
Daha önce Merkez İlçe Başkanlığı'na aday olan Recep Hacıeyüpoğlu şimdi bu görevi kabul eder mi bilinmez ama partide genel kabul görecek bir isim gibi algılanıyor…
Bu arada Erdal Yıldırım için kulis yapan grubun da henüz havlu atmadığını belirtelim…
Son olarak ise "Her kim İl Başkanlığı görevini kabul ederse etsin, bir gün Terzioğlu'nun başına gelenin kendi başına da gelebileceğini unutmasın" uyarısında bulunalım…
…………..
Bülent Efendi gelemedi!
Bülent Uygun Çarşamba günü gelip haklarındaki iş takipçiliği iddialarıyla ilgili açıklama yapmak üzere basın düzenleyecekti…
Gelmedi…
Bir açıklama da yapmadı…
Bülent Uygun Adapazarı'na gelmeden de bir açıklama yapabilir?
Pazartesi günü sorduğum 8 sorudan vazgeçtim…
Yeni 3 soru soruyorum, onlara cevap versin…
1- Başbakan Erdoğan Sakarya'ya gelmeden önce Bursa'da ağırladığın S.İ, S.T, ve işadamı K.H ile ne görüştün?
2- S.T aracılığı ile gerçekleştirilen bu görüşmede ne karar alındı?
3- Bu görüşmede siz ne taahhüt ettiniz, işadamı K.H bunun karşılığında ne taahhüt etti?
Evet Bülent Uygun…
Sakarya kamuoyu bu soruların cevabını merak ediyor…
Açıklayın bakalım…
…
….
Bölücülükle suçlanmamıştım, oda oldu!
Gazetecilik anlayışım nedeniyle olsa gerek kimseye yaranamıyorum…
Doğruları yazdıkça, yazdıklarımız birilerine battıkça hedef gösteriliyoruz…
Dün yine öyle oldu; MHP Milletvekili Münir Kutluata'yı eleştirince MHP İl Başkanı Mehmet Erdoğan yazılı bir açıklamayla bizi şer cephesinin parçası olarak gösterdi…
"Analar ağlamasın, barış sağlansın" dedik diye; PKK literatürünü kullanarak bölücülüğü dayatmakla suçladı…
Okuduğunu anlamayan Erdoğan bununla yetinmedi; Milliyetçi Hareketi kavgadan yana olmak ve kandan beslenerek politika yapmakla suçladığımızı belirtip bizi ‘alçaklıkla' itham etti.
Bugüne kadar ben "analar ağlamasın" demenin PKK literatüründe yer aldığını ve bölücülük yapmak olduğunu hiç duymamıştım…
Erdoğan sayesinde bunu da öğrenmiş(!) olduk…
Ama şunu net bir şekilde belirteyim:
Eğer "Analar ağlamasın, gözyaşları dinsin" demek bölücülükse, alçaklıksa; ben bin kere, milyonlarca kere bölücüyüm ve alçağım…
Mehmet Erdoğan eminim bu sözümün ne anlama geldiğini de anlamayacak ve
muhtemelen bu sözümden yola çıkarak yine birilerine bizi hedef gösterecek…
Hiç fark etmez…
Hedef de gösterilsek, hedef de olsak biz korkmadan doğru bildiklerimizi yazmaya devam edeceğiz…
Son olarak şunu da ifade edeyim:
Bu şehirde yaşayan herkes ilişkilerini en azından Atatürk Bulvarı'nda karşılaştığında selamlaşabilecek düzeyde tutmalıdır…
Beni "alçaklıkla" itham eden Mehmet Erdoğan bu düzeyi aşmıştır…
Mehmet Altıoklar hakkındaki diğer yazılar
İlk Yorumu Siz Yazın |  |
|