Zaman O Zaman
Cumartesi, 10 Mayıs 2008

2007-2008 sezonuna mırıltılarla hazırlandık. İlk haftalarda mırıltılar yerini, pek ümitli olmayan zırıltılara bıraktı.
Hatta bu takım bu kadro ile bu ligde tutunamaz naraları yükselmeye başladı.
Seyirci de yerel basında okuduğu tecrübeli ve üstün bilgili spor yazarlarıyla aynı görüşü paylaştı. Sakaryaspor neredeyse boş denilebilecek tribünlerle oynayarak ilk devreyi iyi yerde sonlandırdı.
Görüşler bir anda değişmeye başladı. Ümitler yeşerince, para yok diye inleyen yönetim, son bir hamle daha yaparak yeni transferler yaptı ve kadro biraz daha güçlendirildi.
Gençlerle başarılı grafik çizen Hüsnü Hoca takımda eksik olan bölgeleri yeni oyuncularla yamamaya çalıştı. İşler yolunda gitmeye başladı. Oyuncular Hüsnü Hoca’yı çok seviyor, teknik yönü zayıf olarak kabul edilen takım, çok koşarak, sahada savaşarak yoluna devam ediyordu. Hoca’nın adı Yedi Bela Hüsnü bile olmuştu.
Tek sıkıntı, arada bir hortlayan ve ortaya çıkan parasızlık, oyunculara zamanında yapılamayan ödemelerdi.
İşin sonuna doğru yaklaşılırken, yani maçlardaki puanların değerleri büyürken, takım oyununun ve başındaki Hoca’nın bu büyümeye erişemediği ortaya çıktı.
Sezon başındaki seyirci de, şaka maka derken Süper Lig’e doğru gidebilecek bir tablonun ortaya çıktığını görünce, ilgisizlikten vazgeçip, itici bir güç olarak tribünleri doldurmaya başladı.
Son maçlarda alınan başarısız sonuçlardan sonra Türkiye futbol liglerinin cadı kazanı kaynamaya başladı. Aranan suçlu bulundu. Artık her sezon her kulüpte görmeye alışık olduğumuz kural işledi ve Hüsnü Hoca gönderildi. Sezon bitmeden hoca kazandı.
 Süper Lig’e çıkılması halinde bu takımın başında kalamayacağını ve istediğini kopartamayacağını anlayan hoca, kulüpten alacaklı ayrılmak yerine garantiyi seçti, alacaklarını tahsil etti ve erken tatile çıktı. Görevini profesyonellik adına başarıyla tamamladı
Şimdi sıra oyuncularda.
Hepsi birer profesyonel, yani hayatlarını futbol ile kazanıyorlar. Onların da bu sezon almayı planladıkları bir miktar vardır kafalarında herhalde. Süper Lig’e çıkılırsa bu takımda kalabilirler mi, daha doğrusu Süper Lig’i kaldırabilirler mi?
Futboldan anlayıp, bu takım bir iki takviye ile Süper Lig de oynar mı dersiniz, yoksa bir ikisi kalıp, diğerlerinin yerine muhakkak oyuncu transferi gerekir mi dersiniz?
Erman Hoca’nın dediği gibi ‘’futbolcu cin gibidir.’’
Eğer bu ‘’cin gibi’’ futbolcu sezon boyunca istediği parayı zamanında alamamış, parası bol bir yönetimi karşısında görememişse ve bir sonraki sezon için de bu takımdan bir ümidi yoksa, profesyonelce yapacağı tek şey mücadeleyi uzatmak ve paraların tıkır tıkır ödeneceği zamanı ve ortamı oluşturmaktır. Yani sahne sırasının kendisine geldiği zamanı.
İşte şimdi o zaman.
Sıralamadaki ilk iki takımın yerinin değişmemesinin istenildiği zaman.
Sırada Play-off var. Daha oynanacak maçlar ve kazanılacak paralar var. Alınacak bir maç primi bile ekstradan bir gelir olacaktır.
Cin gibi futbolcular, son maçlarda gazetelerin sütunlarını gayet iyi bilir. Hoca değişti ya, ‘’takım da birden değişti ve çok daha iyi oynamaya başladı.’’Bu futbol masalı yıllardır böyle sürüp gidiyor ve daha yıllarca sürüp gidecek.
Bu oyunda herkes profesyonel.


Levent Hamzaoğlu hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum