Hangi ortamda olursak olalım sorular aynı. Ne olacak bu takımın hali? Ya da nasıl kurtarılır bu takım? Sakaryaspor şu kadar yıldız yetiştirdi bu hallere düşecek takımmıydı?
Kendimce mantıklı açıklamalarda bulunmaya çalışıyorum. Bu takımın kurtuluşu şehri yönetenlerin gerçekten istemelerine ve bütünlük resminde olmalarından geçer diyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'nun gerçekten istemesinden geçer diyorum. Zira Zeki Toçoğlu'nun işlerin düzelmesini istemesi olayın çözülmesi demektir.
Şimdi hep birlikte sesli düşünelim. Zeki Başkanın içinde olacağı bir oluşuma karşı duracak veya ayak direyecek kaç iş adamı tanıyorsunuz? Sayıları bir elin parmağını geçmez. Büyükşehir Belediye Başkanı olayın içine girerse, zorunlu gönüllülükten bile olsa destek verecek çok sayıda iş adamı var ama. Hazır Başbakan Erdoğan'da Sakaryaspor'a Sakaryalılar sahip çıksın demişken. Sakarya'nın büyük bir bölümü Toçoğlu ile birlikte takıma destek vermek durumunda kalacak.
Zeki Toçoğlu bir önceki dönem yapılan eleştirileri yaşamamak, işin üstüne kalmasından korktuğu için mi kaçıyor öyleyse? Elbette hayır. Takım belediyenin değil. Direk sorumlu da olmayacak Toçoğlu. "Bu işin altına elimizi koymalıyız" diyecek ve yanındakiler harekete geçecek. Ama Toçoğlu aksini yapıyor. Bilerek ve isteyerek. "Verdiğimiz destek yeterli, daha fazlasını yapmamız imkansız" diyerek yanındaki işadamlarını kurtarmış oluyor. Ve bunu bugüne kadar başardı da.
Şehrin Valisi Mustafa Büyük deneyimli bürokrat. Bakıyor şehirde sürekli kalacak siyasiler kenarda duruyor. Balıklama atlar mı? O da izlemeye devam ediyor. Tavşana kaç tazıya tut diyerek oyalıyor. Haklı mı? Şehrin yerleşikleri böyle yaparsa Vali Büyük sonuna kadar haklı. Siyasilere rağmen olayın içine girerse ilk kararnamede Merkez Valisi olur aksini yaparsa. Ne gerek var, böyle idare edilip gidiliyor.
Şehrin tepe yöneticisi konumundaki iki kişi kenetlenmenin sembolü olarak öne çıksalar emin olun 2 Nisan'da yapılacak kongrede listeler değil, gönüllü yönetici olmak için yarış olur.
Sakaryaspor konusundan şehri yönetenlerin kaçışlarını anlamakta zorluk çekerken muhalefetinde bir alem olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Muhalefet olmadığını biliyorduk, tescillediler etliye sütlüye karışmadıklarını. Aslında onlarında umurunda değil ya Sakaryaspor. Tek dertleri gündemde kalacak bir iki polemik yaratmak. Mesela MHP'li Metin Ökden eleştirmiş Başbakan Erdoğan'ın söylediklerini. Sayın Ökden diğer şehirlere yapılanlarla kıyaslama yapsa kimse cevap veremeyecek. Ama Ökden'in derdi Sakarya'ya Sakaryaspor'a birşeyler kazandırmak değil belli ki!
Ökden'e soran olmadı "Biz belediye olarak, beğenmesenizde şu kadar destek verdik. Siz partili arkadaşlarınızla hangi maça gittiniz. Bakın tribün gelirleri de direk futbolculara dağıtılacak. Ne kadar destek oldunuz madden veya manen açıklarmısınız" diye. Ama soran da yok. İktidar bu soruyu sorsa muhalefet belki de şöyle cevap verecek. "Trabzonspor, Galatasaray ve diğer tesis yaptığınız takımlar sahipsiz mi kalmıştı. Top yekün oralara yönlendiniz?"
Kısacası şehir sahipsiz kalınca herkes bildiğini okuyor. Ne Ankara'ya derdimizi aktaracak güçlü siyasetçimiz ne de derdimizi anlatamayanları eleştirecek muhalefetimiz var. Hal böyle olunca Başbakan Erdoğan'da "takımınıza sahip çıkın" öğüdünü vermeyi kendine hak görür.
Sakarya sahipsiz kalınca şehrin markası diye övündüğümüz Sakaryaspor'dan niye kaçıldığını yazmaktan, sorgulamaktan öteye gidemeyiz. Bence asıl sorgulanması gereken bizi yönetenleri niye seçtik? Olmalı ya seçim dönemine girilirken siyaset yapmak hele spora siyaset karıştırmak bize yakışmaz.

İlk Yorumu Siz Yazın

Yorum Yaz

Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun. Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:
Yorum:
Güvenlik Kodu:*
	Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum