|
Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi mutfağından gelen "pis kokuyu" hafta başında manşete taşıdık…
Bu konu gündeme bomba gibi düşerken, polis geçtiğimiz yıl haberleştirdiğimiz Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı yurtlardaki yemek ihalesiyle ilgili bir operasyon gerçekleştirdi…
11 kişinin gözaltına alındığı bu operasyon devam ederken,biz bir taraftan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden etrafa yayılan "pis kokuyla" uğraşıyoruz…
Çünkü birileri kalkıp orada yapılan yanlışları savunmaya kalkıyor…
Önce Yiğit Gıda bir kamuoyu duyurusuyla bizim haberimizi karalamaya kalktı…
Onlar cevabını aldı, oturdu, sonra Başhekim Dr. Muzaffer Yılmaz imzalı, Valilik kanalıyla bir açıklama gönderildi…
Yiğit Gıda'nın duyurusuna yaptığımız gibi Dr. Muzaffer Yılmaz'ın da açıklamasına yer verip, cevabını da hemen aktaralım…
Muzaffer Yılmaz, yemek verilen hasta ve refakatçi sayılarının çok sayıda personelin ortaklaşa yürüttükleri bir çalışma ile belirlendiğini belirterek "çok sayıda personelin ortaklaşa yürüttüğü bir çalışmada bu tür kötü niyetli işlerin olması söz konusu olamaz "diyor…
Allah aşkına böyle bir savunma olabilir mi?
"Bu işte çok kişi var, hata olmaz…"
Muzaffer Yılmaz varsayımla konuşurken biz eldeki verilerle konuşuyoruz…
Diyoruz ki, hiçbir hastanede hasta ve refakatçi sayısı oranları Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki kadar birbirine yakın olmaz…
Burada hasta ve refakatçi sayıları özellikle yüksek gösterilerek Yiğit Gıda firmasının haksız kazanç elde etmesi sağlanıyor…
Biz denetim öncesi rakamları ve denetim sonrası rakamları ortaya koyuyoruz…
Bu düşüşü rakamlarla belgeliyoruz…
Mutfaktan gelen pis kokuya sahip çıkan Başhekim Muzaffer Yılmaz ise hikaye anlatıyor…
Gerçek hasta sayısını bulması için kendisine şöyle bir formül önereyim;
Hastanede yıllık yatan hasta sayısını alsın…
İstatistiki kayıtlarda mevcut olan ortalama günlük yatış süreleri ile çarpsın…
Sonra da 365'e bölsün…
Bu şekilde günlük yatan hasta sayısını bulduğunda, öğün sayılarının nasıl şişirildiğini çok rahat bulabilir…
Eğer matematiği yoksa ben kendisine yardımcı olurum…
Biz hem merkez hastanede, hem de Korucuk'ta manyetik kart sisteminin geç kurdurularak Yiğit Gıda firmasının haksız kazanç elde etmesinin sağlandığını belirtiyoruz…
Manyetik kart sistemimin hangi tarihlerde kurulduğunu, bu süreçlerde personelin yediği öğün sayısının kartlı döneme göre neredeyse yüzde 50 fazla olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyoruz…
Bu iddiamıza Yiğit Gıda firması başka, Başhekim Muzaffer Yılmaz başka cevap veriyor…
Yiğit Gıda merkez hastanede kartlı sistemin 20 Ocak 2006'da, Dr. Muzaffer Yılmaz ise bizi doğrularak Haziran 2006'da devreye girdiğini söylüyor…
Muzaffer Yılmaz o dönem yemekhane prefabrik binada olduğu için turnike sistemimin kurdurulmadığını anlatıyor…
İhale şartnamesi hazırlanırken de yemekhanenin prefabrik binada olduğunu unutan Dr. Yılmaz böylesi uyduruk bir gerekçeyle, turnike sistemimin neden geç kurdurulduğunu birilerine yutturmaya çalışıyor…
Biz Korucuk'ta kartsız dönemde, hangi tarihlerde personelin kaç öğün yemek yemiş gibi gösterildiğini, rakamlarla ortaya koyarken, Muzaffer Yılmaz , rakamlardaki değişiklikleri "küçük" değişiklikler olarak gösteriyor ve bunu görevli personel sayısındaki değişikliklere bağlıyor…
Dr. Yılmaz bu değişimin personele bağlı olması durumunda yenen öğün sayısının artması gerektiğini düşünmüyor/düşünemiyor…
Çünkü bu süreçte personel sayısı yüzde 30 civarında artıyor…
Nisan ayında hastanede gerçekleştirilen denetim öncesinde aylık 60-71 bin arasında öğün bedeli ödendiğini belirtirken bu sayının Haziran ayında 47 bine düştüğünü iddia etmiştik…
Başhekim Dr. Muzaffer Yılmaz bu düşüşü mevsimsel değişikliklere bağlıyor…
Yaz aylarında hasta sayılarının düştüğünü iddia ediyor ve bazı rakamlar veriyor…
Muzaffer Yılmaz 2006 Mayıs ayında öğün sayısı 60 bin 235 iken bu sayının Haziran ayında 52 bin 235'e , 2007 yılı mayıs ayında 58 bin 787 iken haziran ayında 54 bin 174'e düştüğü belirtiliyor.
Yılmaz 2008 yılında ise mayıs ayında 57 bin 187 öğün yemek bedeli ödenirken bu sayının Haziranda 47 bin 848'e düştüğünü ifade ediyor…
Yılmaz'ın verdiği bilgilerden yola çıkarsak demek Haziran ayındaki düşüş mevsimsel değil, denetimsel bir düşüş…
Açıklamanın son bölümünde ise asılsız ve mesnetsiz haberlerle hastanenin kurumsal imajının zedelendiğini ve bundan dolayı toplumun zarar gördüğü belirtiyor…
Bu ifadeyi okuyunca Başhekim Dr. Muzaffer Yılmaz'ı aradım…
Kendisine bu haberde belirtilen tüm bilgilerin belgelerinin elimde olduğunu ve orada asılsız tek bir bilgi yer almadığını söyledim…
Yılmaz "Siz öyle diyorsunuz ama bu konuları müfettiş inceledi, herhangi bir şey bulamadı" dedi…
Bu söze "Müfettişin sizi aklamış olması orada bir yanlış olmadığını göstermez" şeklinde bir tepki gösterdim…
Aldığım cevap çok ilginçti:
"Biz müfettişe para falan vermedik ki bizi aklasın"
Başhekimin, bu sözü karşısında ne diyeceğimi şaşırdım…
Sizce bir insan, durduk yerde neden böyle bir söz söyler?
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
