|
Bu bebelerin günahını kim çekecek? |
|
Salı, 15 Temmuz 2008 |
|
Dünkü yazımda doğalgaz çalışmaları nedeniyle kentin toz yuttuğunu yazdık...
Dedik ki, " Deprem zamanı toz toprak içinde kalan bu halk, kenti için sesini çıkartmadı. Tozu, çamuru, pisliği ve yaşanan bütün çileleri bağrına bastı. Çünkü güzel günler ilerde idi. Öyle de oldu. Güzel günler geldi. Ama 2008 yılı içinde doğalgaz çalışmaları başladı. Her yer toz toprak içinde kaldı. Adapazarı halkı "Hizmet geliyor" diye yine sesini çıkartmadı"
Yazımızda yine dedik ki;" Arkadaş istediğiniz yeri kazın, istediğiniz yeri döşeyin. Sorun yok. Ama yolları her gün sulasanız ne olur ? İnsanların her gün toz toprak içinde kaldığı bu kentin sokaklarını iki tankerle sulamak bu kadar zor mu ? Ama ben göstermelik yapılan sulamadan değil. Adam gibi yolların toz kalkmaması için yapılan sulamadan bahsettim"
Ve en sonunda Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran'a seslenerek;" Doğalgaz gelecek ama bu doğalgazı satacak insan bulamayacaksınız. Millet toz toprak solumaktan kanser olacak. Kömür kovası taşıyan kılıbıklar tek tek kanser oluyor "diye yazımızı bitirdik.
Dün, gün boyu gelen telefon ve e-mailler de yazıma destek verdikten sonra, işgüzar firmalara ateş püskürdüler.
Ailecek Adapazarı sokaklarında artık gezmenin kabus olduğunu söyleyen yakın bir dostum, iki tanker suyla sokakları ıslatmayan zihniyeti kınadı.
Bir başkası ise," Bize ve çocuklarımıza 2008 yılında halen toz solutan bu yetkiililere hakkımı helal etmiyorum"dedi.
Daha başkaları da aradı. Hepsi sonunda kızğınlıklarını, tepkilerini ve haklarını helal etmediklerini dile getirdiler.
Haklılar...
Aynı şeyleri bir kez daha kaleme almak istemiyorum. Ama büyük acılar çekmiş bu kentin insanına kimse saygısızlık yapamaz. Adapazarlı toz solumayı hak etmiyor.
Hizmet getirmek başka şey, beceriksizlik başka şey...
Yaa arkadaş bu yolları kurudukça neden sulamıyorusunuz? İlle benim gibi bir dingil bunu yazması mı lazım? Yada halkın isyan etmesi mi lazım?
Ne bekliyorsunuz?
22 Temmuz vapurunu bekliyorsanız, az önce kalktı. Hatta siz de kaptan köşküne oturdunuz. Ama önümüzde Mart 2009 vapuru var. Bakalım onun kaptan köşküne oturabilecek misiniz ?
Kent dün yine toz toprak içindeydi ama kimsenin şeyinde değil.
Hafta sonu olması nedeniyle klarkson çala çala gezen sünnet ve düğün konvoyları, kızlara hava atacam diye gaza bazan züppeler ve kentin normal trafiği tozu dumana kattı. Bulvarda çocuk arabasıyla gezen bir ailel perişan oldu. Millet tozdan illallah dedi. Bizim yetkilelerden tık yok.
İlgili firmalara ; " Kardeşim adam gibi yolları sulayın. Göstermelik iş yapmayın. Yollar kurudukça sadece kazılan yerleri değil toz tutan her yeri sulayın " diyen yok. Yok abi yok...
Haaa...
Gazeteci köşesinde yazdı ya... Şimdi bana sallayıp dururlar. Zaten bu şehirde kim suç işlese, kim etik davranmasa, kim hata yapsa ve biz bunu kaleme alsak, " Şerefsiz" biz oluyoruz. Kanal 54 Haber Müdürü Orhan Kemal Temel'e bile birileri benim için yağdırmış.
Kusura bakmayın birileri gibi rumuz yazıp, her gün sevgilim diye mavi boncuk takıp, yıllarca ahpap çavuş ilişkisi içinde herkesi pışpışlayıp ve bir akşam yemeğine köşe yazmıyoruz. Tansiyonlarımız çıksa da adam gibi eleştiri hakkımızı kullanıyoruz. Bunu yaparken de belden aşağıya da vurmuşuz!
Lafı don lastiği gibi çektirmenin de anlamı yok.
Yapmayın beyler...
Ayıptır ?
Günahtır ?
Şu yolları adam gibi sulayın. Daha anne sütü emen bebekler toz solumazın. Bu kentin insanı artık bir ohh desin...
İki damla suyu da bize çok göreçekseniz, Allah sizi ıslah etsin...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
|
|
= Resimli ilanlar
