Önceki gün gazetede Akyazı operasyonuyla ilgili son gelişmeleri kaleme alırken Delta Bilgisayar ortaklarından Can Günbey ile gazetemiz yazarlarından Murat Uygun yanıma geldi.

İşimi bitirip sohbet etmeye başladığımız sırada Günbey, "Hadi Ada Alışveriş Merkezi'ne gidelim. Hem gezer, hem de birşeyler atıştırırız" deyince soluğu alışveriş merkezinde aldık.

Ünlü markaların buluştuğu merkeze girer girmez insan bir anda kendini değişik bir ortamda hissediyor.

Günbey ve Uygun ile birlikte alışveriş merkezinde gezmeye başladık. Bir ara üst katta kapalı bir işyeri gözüme ilişti. Merkez içinde bir süre gezdikten sonra yaşam alanı olarak bilinen Fast Food satıcılarının bulunduğu alana geldik.

Günbey'i tanıyanlar bilir. Aynı benim gibi boğazına düşkün bir dosttur. Dürüm, kumpir filan alıp bir masaya oturduk. Bir yandan kumpirimi yerken, diğer yandan gözüm yine kapalı iki işyerine ilişti.

İçimdem, "Arkadaş burası açılalı kaç ay oldu ki, arka arkaya bu kadar dükkan kapandı. Ne oluyor burada" diye düşünmeye başladım.

Kumpirler bitti. Merkezde iki tur daha attık. Abi iki mağazanın kapandığını daha görünce benim şarteller attı. Böylesine nezih ve güzel bir alışveriş merkezinde neden peş peşe dükkanlar kapanıyor?

Kalite ise kalite...

Marka ise marka...

Çeşit ise çeşit...

Güleryüz ise güleryüz...

Güvenlik, yaşam alanı, fiyat uygunluğu ise bunlar da tamam...

Eeeee...

Peki ama işyerleri neden kapanıyor?

Demek burada bir sorun var.

Peki sorun ne?

İşte dalgın dalgın bu sorunun cevabını düşünürken, bizim Günbey; "Hadi Cinebonus'ta filim seyredelim. Eddie Murphy'nin 'Bir çılgının içinde' isimli filmi var. Biraz gülelim" deyince soluğu bu kez de sinemanın önünde aldı. Biletlerimizi aldıktan sonra saat 19.30 'da başlayacak olan filmimizi beklemeye başladık.

Abi sinema da kimseler yok. Oysa milyarlar yatırılan bir merkez böyle mi olmalı?

Ben yine kara kara düşünürken, film saati geldi ve içeri girdik. Koca salonda 3 kişiyiz. Arkadan 2 genç daha geldi etti 5 kişi... Bir aile daha geldi etti 7 kişi... Koca salonda sağdan say 7, soldan say yine 7 kişi filmi izlemeye başladık.

Böylesine güzel, ses düzeni harika, konforlu, kaliteli ve vizyon filmi 7 kişi seyrettik.

Film bitti merkezden ayrılırken şöyle dönüp bir arkama baktım. Bir müşteri olarak mutlu ama böylesine güzel bir merkezin boş oluşuna üzgün bir gazeteci olarak evimizin yolunu tuttuk.

Gece yatağa yattığımda halen merkezin neden boş olduğunu düşünüyordum.

Neden abi ?

Neden ?

Bu merkez tıklım tıklım olması gerekirken neden boştu? Uykum kaçtı ve düşünmeye devam ettim. Bir ara karanlık odanın içinde beynimde bir ampul yandı. Evet beynimdeki bu ampul “Eyyy Cumalı millette ekmek parası yok. Kuru ekmeğe talim ediyorlar. Yılların esnafı siftah yapmadan dükkan kapatıyor. Sanayi batık. Memur kredi kartı batağında, çiftçi pazardan domates alıyor. Sen halen bu merkez neden boş diye düşünüyorsun. Aaaa benim tosunum. Millette para mı var?" cevabını verdi.

Arkadaş benim ampul doğru söylüyor. Millet aç iken külçe altından alışveriş merkezi yapsan ne olur?

Millette para mı var?

Şu benim gece yatarken başımda yanan ampul var ya... Birilerinin başında da bu sıralar yansa iyi olur. Yoksa patır patır kapanan dükkanların karanlığına değil ampul projektör yaksan ne olur?

Hem artık ampul out...Florasan in...

İlk Yorumu Siz Yazın

Yorum Yaz

Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun. Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:
Yorum:
Güvenlik Kodu:*
	Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum