|
İnsan bazen duygularını bastıramıyor. Gerçekten insanoğlu bazen çok sinirli oluyor. İşte bu yazıyı yazarken harbiden burnumdan soluyordum.
Geçen gün bir arkadaşı evden almaya gittim. Onu evden çıkmasını beklerken, gözüm çocuk parkına ilişti...
Pırıl pırıl bir çocuk parkı...
Modern alt yapısı, tertemiz çevresi, çocukların bir anda yola fırlamasını engellemek için yapılan ferforje parmaklıklar, güvenilir ve eğlenceli salıncaklarıyla harika bir park... Hemen yanı başında ise bir gençlik merkezi ve sprey boya ile "Aşığım sana bilmem ne " yazılmış duvarlar.
Parka biraz daha dikkatli baktım. İçindeki ve çevresindeki bütün aydınlatma lambaları kırılmış. Bir adet bile sağlam yok.
Ayıp yaaa...
Şerefsizlik yaa...
Kızla buluşup, karanlıkta iki kere öpecem diye aydınlatma lamlarını kırıyorsunuz. Duvarları boyuyorsunuz. Ne o aşığım sana... Senin aşkına sıçayım. İt herif babanın malı mı o park? ... Sen aşığınla buluş, orasını burasını mıncıkla diye mi yaptılar o parkı? Adı üstünde olduğu gibi ' Çocuk Parkı '
'Al Manitanı Mıncıkla Parkı ' değil.
Dingil...
Lan oğlum biz de aşık olduk. Biz de lise kapısında kız çıksın diye kök saldık. Bizimde yağlı kalbimiz patinaj yaptı. Halen de yapıyoruz. Biz de Cengiz Kurtoğlu' nun 'Liselim', 'Resmini öptüm de yattım' şarkılarını dinledik.
Uykusuz geceler...
Bunalım takılmaklar...
Anladık...
Ama sizin gibi hainlik yapmadık.
Şimdi bu yazıyı okuyan Kentin alimleri ‘bu ne biçim yazı’ diye bana sitem ederler. Bu harbi bir yazı işte. Bu adam gibi bir yazı... Alim takılan bazılarının evinin duvarlarına, bu cahil dingiller gelip ‘Aşığım sana..... Yanıyorum' diye yazsa bizim alimleri o zaman gör. Çıplak ayakla kovalarlar. Benim bu yazı tarzıma tepki gösteren alim beyler, o zaman nasıl panter kesiliyor siz seyir edin.
Devletin binlerce YTL harcayarak yaptığı parkın anasını ağlatan kendini bilmezlere bu köşeden; 'Ay yapmayın çocuklar... Ne olur bu park çok cici... Tamam gençsiniz ama böyle hareketlerde bulunmayın... Siz aydınlatma lambalarını kırmayın. Parkta işinizi görün biz bakmayız. Hatta bakanları bile uzaklaştırırız. Siz yeter ki sevişin. Rahatlayın’ mı diyeceğiz? Başka bir isteğiniz var mı ?
İnsanı germeyin beyler.
'Edep haya ver iman' diye bir söz var. Ohaaa yaa... Böyle aşka başlarım. Çocuklar için yapılan bu güzelliği katleden bu tipler insanı çıldırtıyor. Ondan sonra 'Yok efendim çok argo köşe yazıyorsun' diye bana sitem yapıyorlar. Yahuuu bunlar insanda sinir mi bırakıyor. O güzelliği katleden sözde aşık düşkünü sapıklara nasıl davranayım. Sıçarım böyle aşığa...
Geçen gün Yuvam Sokak’ta bulunan çocuk parkının yanından iftar sonrası geçiyorum.
Abi...
Şimdi detaylarına girmeyeyim...
Adam gelmiş 30 yaşına... Kız belli 18 bilemedin 19 yaşında... Ortalık savaş alanı... Yanlarından geçiyorum tık yok. Uçmuşlar...
Yahuuu insan bir esner beee...
Nerede ?
Tık yok...
Benim için sorun yok. Ama buradan iftar sonrası evinin yolunu tutan bir aile de geçer. Bir ev hanımı ve çocukları; azgın boğa gibi kızın üzerine çullanan kirli sakallı abinin salya sümük o halini görmek zorunda mı?
Peki ne yapacağız... Yazdık çizdik de bu işin çözümü ne?
Bir kere her çocuk parkına bir güvenlik görevlisi dikemeyiz. Hatta her an bir parkta sevişmeye meyilli bir çiftin başına polis de dikemeyiz.
Ama her duyarlı çevre sakini çocuk parklarında adam gibi oturmaktan çok, kızın orasını burasını mıncıklayan, akşam parka getireceği kızlar için aydınlatma lambalarını kıran serserileri polise ihbar ederlerse ortam düzelir.
Sonuçta;
Bu parklara eski para ile milyarlar harcandı. Devlet bu parkları çocuklar oyun oynasın, stres atsın, büyüyünce anılarında arkadaşlarıyla yaşadığı hoş anlar kalsın diye, gece çocuklar stressiz mışıl mışıl uyusun ve aileleri rahat etsin diye yapıyor.
Birilerinin kırdığı aydınlatma lambalarının altında fantezi yapsın diye değil...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
