|
Sadaka ekonomisi mi? Sosyal devletçilik mi?
Yoğun ve tempolu süren bir hafta sonrasında evde Digiturk 'ün başında kanallar arasında zap yapıyorum.
Bir süre önce Hürriyet Gazetesi'nde çalkantılı bir şekilde işten çıkartılan ünlü gazeteci Emin Çölaşan ile yine yazdığı yazılarla ses getiren Mustafa Balbay' ın Avrasya Televizyonu’nda hazırlayıp sundukları "Ankara Rüzgarı" isimli programa takıldım kaldım.
AK Parti’ye sağlam göndermeler yapan Çölaşan hükümetin, "Sadaka ekonomisi" uyguladığını söylüyor.
Sadaka ekonomisi nasıl işliyor?
Çölaşan konuyu şöyle açıklıyor;
Hükümetin ekonomideki başarısızlıklarını vatandaş işsiz kalarak ödüyor. Bu işsizler ordusunun aileleri de her geçen gün bir nebze daha aç kalıyor. Kapı kapı gezen insanlar iş bulamıyor. Hayat pahalılığı artarken, belediyeler bu aç ve işsiz insanlara erzak yardımı yapıyor.
İşte Çölaşan, bu tabloyu böyle yorumluyor.
Peki, doğru mu?
Burası tartışılır.
Ama Çölaşan, bence olaya biraz popülist yaklaşıyor. En azından ülke genelini bilmem ama Sakarya'da bazıları korunsa bile olay bu kadar da vahim değil.
Neden derseniz.
Erzak ve kömür yardımlarının yapıldığını iyi biliyoruz. Ama bu yardımlar olmasa insanların aç ve soğukta kalacağını da iyi biliyoruz. Peki, çalışan ve kazanan bir insanın önünü hükümet mi kesiyor? Ya da hükümet insanları işten çıkmasını ve aç kalmasını sağladıktan sonra erzak mı dağıtıyor?
Bu kısım da çok düşündürücü...
Bakın... Sakarya Büyükşehir Belediyesi' ne bağlı çözüm masası var.
Hani eskiden beyaz masa denilen birimin gelişmiş ve daha etkili şekli ile hizmete giren çözüm masası... Çözüm masasına gelen herkesin şikayet veya istekleri tek tek değerlendiriliyor. Erzak isteyen kişiye hemen erzağı verilmiyor. Erzak paketi isteyen kişi kısa bir araştırma sonrasında erzağını alıyor. Ancak bu araştırmada muhtaç insanın hangi partiye üye olduğu değil, gerçekten muhtaç olup olmadığına bakılıyor.
Muhtaç ise erzağını alıyor.
Şimdi soruyorum.
Bu sadaka ekonomisi mi?
Yoksa sosyal devletçilik mi?
Bunun değerlendirmesini de size bırakıyorum.
Ama Sayın Çölaşan' ın insanlar işsiz ve aç bırakıldıktan sonra oy için sadaka ekonomisiyle ödüllendirildikleri kısmının abartıldığına da inanıyorum.
Çünkü insanoğlu, kendisini yıllarca aç bırakan bir hükümete seçime 2 ay kala vereceği iki erzak torbasıyla oy verecek kadar salak değil.
Bu arada söz çözüm masasından açılmışken, bu masanın başındaki Alpay Şirin ve ekibini kutlarım.
Neden mi?
Her ne kadar ben bu kentte denge unsuru olmasam da, dertli insanların her gün kapısını aşındırdığı, şikayetlerine çözüm bulamayanların sinir küpü olarak gittiği ve günde onlarca insanın çare bulmak için başvuru yaptığı bir birimden kamuoyuna yansıyan oranda şikayet yok.
Bu bence dertli, bunalımlı ve çaresiz insanlarla uğraşan bir birim için önemli bir kıstastır.
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
