|
Şimdi yukarıdaki başlığa bakıp, kilisede papaza kendimi kutsattığımı zannetmeyin. Başlıkta
"Günah çıkartıyorum" dediysem, papaza gitmedim, ama daha önce yazdığım yazılarda eleştirdiğim bazı kişi ve olaylarda değişiklikler oldu.
İnsanların ve kurumların eksiklerini görüp eleştirdiğimiz gibi, bu eksiklikler giredirildiği zaman da insanları onere etmesini bileceksin.
Sürekli "Ben gazeteciyim" edasıyla gidersen, bir yere varamazsın; işte bu pencereden baktığımız zaman, bugün günah çıkartıyorum.
Çok çektirmeyelim de konuya gelelim...
Sakaryaspor ligte arka arkaya kötü sonuçlar aldı. Eski hoca Hüseyin Kalpar gitti, yerine İlker Yağcıoğlu geldi.
Bir umut olarak getirdiğimiz Yağcıoğlu'nun yönettiği takım da kendi sahasında kötü sonuç alınca, bir köşe yazdım.
"Sakaryaspor'un ağır abileri" başlıklı köşe yazımda dedim ki;
"Nedir bu rezillik? Nedir bu kepazelik? Nedir bu terbiyesizlik?"
Futbolculara sözüm yok; çünkü onlar salmış bayıra mevlam kayıra... İnsan utanır yaa... Yaa hiç bir şey yapamıyorsanız; aldığınız paranın hakkını verin beyler! Hiç kusura bakmayın, ama bu kadar da olmaz. İnsan hicap duyar...
Ayıp yaaa..
Gelelim sevgili hocamıza... Burası Anadolu'nun herhangi bir kasabasının takımı değil. Ne çabuk unuttun. Dur ben sana hatırlatayım...
Burası Sakarya... Yönettiğin takım da Sakaryaspor... Hani adını Türk Futboluna altın harflerle yazdırmış, "Aykut Yiğit, Hakan Şükür, Tuncay Şanlı, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman" gibi sayısız futbolcu ve futbol adamını yetiştiren kulüp... Eğer bu işi yapamayacaksan söyle de, sonra kötü olmayalım. Elinde bulduğun kadroyu bile bile bu kente geldin.
Son olarak, yönetime bir çift sözüm olacak. Yönetime bakıyorum. Takım, Büyükşehir Belediyesi'nde iken mangalda kül bırakmayan ağır abiler -evet o ağır abiler- şimdi çaresiz... Şimdi takımı ellerinde bulunduran bu ağır abiler sus pus... Çok salladıkları Başkan Aziz Duran'ın konumuna düşmüşler. Demek ki bizim kaderimiz buu... Yapacak bir şey yok. Aziz de aynı, Bülent de aynı...
İşte yazım böyleydi.
Bu yazı sonrasında Sakaryaspor deplasmanda Giresun'u devirdi. Tek kelime ile "harikasınız"!
Hepinize teşekkür ederim. Adamsınız Adammm!
10 numarasınız...
Heeee...
Şimdi birileri bana "Hep iyi gün dostu musun?" diye sorabilir. Konu Sakaryaspor ise; evet kardeşim, ben iyi gün dostuyum. Bu takıma gönül veren insanları kimsenin üzmeye hakkı yok. Hele hele 5 hafta arka arkaya üzmeye, hiç kimsenin hakkı yok.
Neyse bir kez daha Sakaryaspor yönetimini, hocasını, futbolcularını kutluyorum.
Adamsınız beeee...
Yazının başında dedik ya bugün günah çıkartıyorum.
Bir yazı da 12 Mayıs tarihinde, "Basını sevmeyen Güral Sapanca Wellnes Park Otel yönetimi..." başlığıyla kaleme almıştım.
O yazı da ; "Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Güral Sapanca Wellnes Park Otel'de konakladığını haber alıp, otel önüne geldik. Otel kapısına geldiğimizde kapıda, gözlerinde güneş gözlüğü, simsiyah giyinmiş, kulaklarında telsiz dinleme kulaklıklarıyla birçok koruma bizi karşıladı. Bakan Unakıtan için geldiğimizi ve kapıya bir yetkili gelirse görüşmek istediğimizi ilettik.
Ama kapıdaki korumalar, "Basını içeri almayın dediler"diyerek bizi başlarından savmak istedi. Biz zaten içeriye girmek istemediğimizi; ancak yetkili bir kişiyle kapıda görüşmek istediğimizi bir kez daha ilettik. İçeriden gelecek bir haber veya yetkiliyi beklemek için arabada oturup beklemeye başladık. Aradan geçen zaman zarfında bir koruma geldi ve isimlerimizi tek tek alıp gitti.
Biz yine bekliyoruz.
Tık yok.
Bekliyoruz.
Tık yok.
Sonunda kapıya giden arkadaşımıza bizimle kimsenin görüşmek istemediğini söylediler.
Siz, 90 bin metrekare alana Türkiye'nin en lüks otellerinden birisini yapabilirsiniz.
Siz, bu otelde yabancı konuklar, sosyete, Bakanlar, Başbakanlar hatta uluslararası arenada söz sahibi insanları da ağırlayabilirsiniz.
Siz, müşterilerinizin rahatsız olmaması için basına kapılarınızı da açmayabilirsiniz. Hatta açmak zorunda da değilsiniz.
Ama siz, hiç de nazik insanlar değilsiniz.
Kapınıza gelen ve saatlerce bekleyen muhabirleri, bu kadar da, insan yerine koymamazlık edemezsiniz. Bu nezaket kurallarına aykırıdır. Bu böylesine nadide bir oteli yönetenlere yakışmadı.
Ayıp ettiniz...
Dün içeriden gelen bir yetkili durumu bize izah edebilirdi. Ama saatlerce kapıda beklememize rağmen, milyarlık otelden bir yetkili bile çıkıp da, bize bir açıklama yapmadı. Kapıdaki basın mensuplarını adam yerine bile koymadınız.
Ayıp ettiniz...
Güral Sapanca Wellnes Park Otel'deki basına bakış açısı bu mudur? Soruyorum size... Dün ilk kez gittiğim Güral Sapanca Wellnes Park Otel yönetiminin basına yaklamışımını hiç beğenmedim. Basına çok kaba davrandılar" demiştik.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çicek'in, Güral Sapanca Wellnes Park Otel'de olduğunu duyunca geçen gün yine otel kapısına geldik. Ama bu kez çok farkı bir ortam vardı. Güvenlik içeri haber verdi. Bizimle Otel İdari Mali İşler Müdürü Kadir Ay ile Güvenlik Müdürü Sezai Tutmaz ilgilendi. Bizde işimizi adam gibi yaptık.
Olay bizim, illede içeri girip çekim yapmamız değil. Elbette otele gelen müşteriyi zorla çekecek halim yok. Olay bizim insan gibi karşılanmamız. İşimize saygı gösterilmesidir.
Güral Otel Yönetimine gösterdikleri yakınlık ve kolaylıktan dolayı teşekkür ederim
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
