Gençlerimiz uyuşturucu tehdidi altında…
İstanbul'un hemen dibindeki ilimiz uyuşturucu trafiğinde bir geçiş noktasıydı…
Artık bakıyoruz da bir üretim merkezine dönüşüyor…
Kenevir tarlalarına yapılan baskınlarla bu zehrin kökü kurutulamıyor…
Zehir tacirleri giderek pervasızlaşıyor…
Artık tarlalarda kenevir ekmeye, bunu korkusuzca esrara dönüştürmeye başladılar…
Uyuşturucu sadece kentli gençliği tehdit etmiyor…
Köylerde esrar kullanımı giderek yaygınlaşıyor…
Allah'tan son dönem Emniyet teşkilatı ve Jandarma işbirliği halinde bu Allah korkusu olmayan zehir tacirlerine aman vermiyor…
Bu noktada hepimize büyük görevler düşüyor…
Uyuşturucuyla mücadele en küçük bilgi güvenlik güçleri için büyük anlam ifade edebilir…
Çocuklarının uyuşturucu kullandığı konusunda bilgisi olan aileler bunu çok rahat bir şekilde polis veya jandarmaya bildirmeliler…
Uyuşturucu tacirine en kolay ulaşmanın yolu kullanıcıdan geçmektedir…
Çocuğunun veya başka çocukların acımasız zehir tüccarlarının elinde ölüme sürüklenmesini istemeyen, güvenlik güçlerine yardımcı olmalıdır…
Aynı şekilde eğitim camiası da bu konuda duyarlı olmalıdır…
Uyuşturucu tacirlerinin orta öğretim ve yüksek öğrenim kurumları çevresinde konuşlandıkları bilinen bir gerçektir…
Lise ve üniversite öğrencilerini uyuşturucuya alıştırmak için özel bir çaba sarfedildiğini, zehir tüccarlarının öğrencileri potansiyel birer müşteri gibi gördüğünü bilmeyen yok…
Eğitimciler, öğrencilerindeki bir takım değişiklikleri daha kolay gözleyebilirler…
Ders başarısı değişen, sınıftaki hal ve tavırlarında değişiklik gözledikleri öğrencilerle yakından ilgilenmeli ve uyuşturucu kullandığı yönünde bir şüphe duyarsa bunu hiç çekinmeden güvenlik güçlerine bildirmelidirler…
Burada aileler ve eğitimciler çocukların/gençlerin sicil geleceğiyle ilgili endişeye kapılıp uyuşturucu kullandığı bilgisini polisten gizleyebilirler…
Bu uyuşturucu batağının eşiğindeki çocuk/genç için en büyük tehlikedir…
Polis emin olun o öğrenciyi hiç deşifre etmeden, zehir tacirine ulaşmanın kolay bir yolunu bulacaktır…
Son olarak şunu belirteyim;
Sakarya polisinin bu konuda çok deneyimli uzman ekiplerinin bulunduğunu bilin ve ona göre hareket edin…
Önce aynaya bakın!
Yaklaşık 6 ay önce yerel seçim var…
Şimdiden adaylık düşünenlere bir önerim var…
Adaylık için yola çıkmadan önce aynaya bir bakın ve kendinize şu soruları sorun…
Bugüne kadar ben kendime, aileme, çevreme faydam oldu mu?
Geçmişten bugüne ne gibi hatalarım oldu?
Ben toplumun önüne çıktığımda insanlar benim için ne konuşur?
Önüme konacak, yüzümü kızartacak günahım var mı?
Bu sorulara verdiğiniz cevaplar sonrası içiniz rahatsa çıkın aday olun…
Bu noktada kendini tartmadan, aday olduğu koltuğu doldurup doldurmayacağına bakmadan aday olanların işinin zor olduğunu belirteyim…
Adayların seçim sürecinde seçmenle birlikte 10 yerel gazete, 2 TV ve 15 radyo, sayıları artan internet gazeteleri önünde sıkı bir sınav vereceklerini unutmamaları gerekiyor…
…
Siyasette vefa!
Geçtiğimiz Cumartesi günü Demokrat Parti İl Kongresi vardı…
Kongreye Demokrat Parti İl Yönetimi iyi hazırlandı…
Kendini Demirel sanan genç Genel Başkan Süleyman Soylu 2 saat geç kalmasa, Kongre İl Yönetimi'nin istediği kadar olmasa da, coşkulu geçebilirdi…
Bu kongrede DP İl Yönetimi büyük bir hataya imza attı…
Yıllarca bu misyona hizmet etmiş, DYP'de Genel Başkan Yardımcılığı, Bakanlık yapmış, DYP'nin Demokrat Parti adıyla örgütlenmesini sağlamış Nevzat Ercan'ı kongreye davet etmedi…
Ercan da Sakarya'da olmasına rağmen davet edilmediği kongreye katılmadı…
Siyasette vefanın olmadığını söylerdi de pek inanmak istemezdim…
Meğer siyaset böyle bir şeymiş… Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
|