Pazartesi, 01 Aralık 2008 |
Sakaryaspor hızla eriyor. Hemde ne erime. Kümede kalmak için bundan sonra kaybetmemiz gerekmekte. Ama hatır gönülle bu işlerin olmayacağını anlamayanlara sormak lazım. Ne bekliyorsunuz? Diye... Bu takımla alay etmeye kimsenin hakkı yok. Yönetemeyeninden, oynayamayana kadar herkesin artık karar vermeleri gerekmekte.
Takımı ligin dibine demir attıranların başka ne gibi planları var merak ederim. Önce suçlu olarak hocalar belirlendi. İki hoca eskitildi. Ardından takımda kendini ispatlamış ama menajerleri yönetici olmayanlar kadro dışı bırakıldı. Ama sonuç değişmedi. Takım hala kaybediyor.
Yönetemeyenlerin hiç akıllarına şu sorular takılmaz mı?
1: Biz yönetici olarak üzerimize düşeni yaptık mı? Oyuncuların ödemelerini zamanında yaptık mı?
2: Yönetici olarak adil ve dürüst davranarak hak edenin oynaması için hocaları rahat bıraktık mı?
3: Kendi çıkarlarımıza Sakaryaspor'u kurban ettik mi?
4: Gücümüz nispetinde birirlerini harcadık, acaba gitmesi gereken bizlermiyiz?
Bu sorularla vicdan muhasebesi yapan yöneticinin olmamsı imkansız. Ama vicdanlarının sesini dinlemek onlara zor geliyor olsa gerek.
Şimdi yönetemeyenler ve çevresindekiler kendilerini devre arasında yapacaklarıyla avutuyorlar. Takıma takviyeler yapılacak ve işler yoluna girecek. Alınacaklar alınacak, satılacaklar satılacak. Oysa küçük hesaplar peşinde koşanların başarılı olmaları imkansız.
Mevcut yöneticilerin yapmaları gerekeni yapmamak gibi bir inatları var. Gerçeklerden kaçmakta bu kadar ısrarcı olmalarına bir anlam veremiyorum. Beyler bırakın ve gidin artık. Bu işler küçük hesaplarla olmuyor.
Tepeden aşağıya kadar küçük işlerle uğraşan yönetimin idaresinde takımın başarılı olması zor. Bunu görmek ve buna göre tavır almak gerek.
Sakaryaspor'un ligde kalıcı olmasını isteyenlere haddim olmayarak bir iki tavsiyem olacak. Haddim olmayarak diyorum çünkü takımın başındaki ulemalardan futbolu daha iyi kimse bilmiyor. Bilemezde! Ulemaların koltuklarından ayrılmaya niyetleri olmadığına göre, takım içinde barış ve huzuru sağlamak için bir dizi adımlar atılmalı. Kadro dışı bırakılan oyuncuların suçlarının olmadığı herkes biliyor. Onlar affedilmeli. Ardından oyuncuların menajerlerine değil performanslarına bakılarak forma verilmeli.
Takıma sonradan dahil olan ve beraberliği zedeleyenler bir iki hafta tribünde oturtulmalı. Bakın göreceksiniz sahada kazanamasada savaşan oyunculardan kurulu bir takım göreceksiniz. İyi niyetli olduğunuzu sanmıyorum ama öyle düşünelim. İçeriden belki takımı sabote edenler kadro dışı bırakılanlar gibi görünüyor olabilir ama gerçekte öyle değil. Birde ters taraftan bakarak hareket edin. Durumun bundan daha kötü olma ihtimali olmayacak.
Futbolun ulemaları olarak kendinizi tanıtmanız başarılı olmanıza yetmiyor bunu gördük. Mütevazi olmayı denemelisiniz.
Kendi içinizdeki küçük düşüncelerle bir yere varmanız imkansız. Ortaklık, gönül bağı ve ulemalık takıma yarar getirmeyecek. Tersini denemeye ne dersiniz... Güven Hasbaş hakkındaki diğer yazılar
|
|
|