|
Yaaa arkadaş nasıl bir kent bu?
Nasıl bir insanlar topluluğuyuz biz?
Nasıl doğruyu bulacağız?
Herkesin doğrusu en doğru olursa, öteki doğrular ne olacak? Ya da en doğru, hangi doğru?
Bu kentte kimseyi eleştirmeyeceksin, bu kentte kimsenin tavuğuna kış demeyeceksin, bu kentte dondurma yalar gibi üst düzey beyleri ve abileri hep yalayacaksın.
Yalamadın mı? Yandın ki ne yandın...
Para, pul, makam ve itibar sahibi bu abileri bu güne kadar yalayıp da “Aslansın... Kaplansın... En büyük sensin... Bak seni biraz eleştirdim ama sakın yanlış anlama, sakın darılma, ölümü gör beni yanlış anlama” diye alıştıran gazeteci ve köşe yazarları böyle bir topluluk oluşturmuşlar…
Herkesin mutlu olduğu bir topluluk yumağı olmuşlar...
Gazeteci ve köşe yazarı bu beyleri yalıyor, onlar da onları güzelleştiriyor. Nereye kadar? Sonuna kadar... Ancak 2004 yılından sonra Bizim Sakarya Gazetesi'nin kurulmasıyla başlayan ve halen süren medyadaki çok seslilik birilerinin canını sıkmaya başladı.
Alışık oldukları “Emret abim. Emrin olur” tarzındaki yaklaşımlar, sert ama seviyeli eleştirilere yerini bıraktı…
Şimdi durum nasıl?
Aynı sistemde bir çark olanlar için durum aynı olsa da benim gibi dingiller için durum kötü…
Niye?..
Abileri bu köşelerde yalamıyoruz.
Abilere bu köşeden mavi boncuk dağıtmıyoruz.
Nereden çıktı bu kadar laf salatası diye içinizden sorabilirsiniz. “Adam gibi köşe yaz da bu kentin sıkıntı ve sorunlarına da değin” diyebilirsiniz.
Olay şu...
Dün 'Bırakın yağcılığı da icraat yapalım' başlıklı bir köşe yazdım. Kısaca dedik ki; “Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaki en büyük isim, yani Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ay sonunda Sakarya'ya geliyor.
İşte size fırsat...
Mesela...
Sakarya Üniversitesi artık bize yetmiyor. Üniversitenin kapasitesi doldu ve bundan sonra öğrenci alırsa kalitesinden ödün vermesi gündeme gelebilir. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman'nın da daha önceden dediği gibi ikinci bir üniversite kurulması için destek isteyelim. Sakarya eğitim yuvası olsun. Buraya gelecek olan öğrencilerle beraber esnaf daha fazla kazansın.
Mesela...
17 Ağustos depreminde yıkılan veya ağır hasarlı olduğu için yıkılarak yerine prefabrik yapılan okullar için destek isteyelim. Cumhurbaşkanı Gül istesin en az 5 okul temeli attırır. Sakarya'da gençlik yıllarını geçire Cumhurbaşkanı, çatısı akan prefabrike okullarda eğitime destek vermeyecek de neye destek verecek? Cumhurbaşkanı isterse bu sorun kökünden hallolur. Prefabrik okulların kaldırılması için işte size fırsat.” dedikten sonra son cümlem ise “Bırakın yağcılığı da icraat yapalım” oldu…
İşte bu yazıma bir iki kişi darılmış. Efem onlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü karşılayacak olan kişiler arasındalarmış ve yağcılıkla işleri de olmazmış...
Sonra öyle imiş, böyle imişşş...
Sizin anlayacağınız, "Bırakın yağcılığı da icraat yapalım"” sözü bizim beyleri incitmiş.
Eeeee. Tamam...
O zaman 30 Ocak günü göreceğiz bakalım ne kadar icraatçı olduğunuzu...
32 dişinizi göstermekten başka Cumhurbaşkanı Gül'den Sakarya için ne isteyecek ve ne kadar destek alacaksınız…
Halep orda ise bendeniz dingil de burada...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
