|
Salı, 03 Mart 2009 |
|
Sakaryaspor deplasmanda kaybedince hepimizin gardı düştü. Büyük beklentiler içinde gidildi İzmir’e. Umduğumuzu bulamadan geri döndük. Dayak yedik, hakem katlandı… Ne olduysa oldu kaybettik. Gerçek bu…
Kaybettiğimiz maçın ardından umutları yeşertmenin tek formülü kalan haftalarla ilgili ortaya atılacak yeni matematik hesapları. Yok efendim içerde 5 maç alır, deplasmandan 4 puan toplarsak ligde kalırız. Başka bir hesap daha düz mantık en az 7 galibiyet gerek bize. Gibi alternatifli işlemler yapıyoruz.
Oysa bu ve benzer hesapları takım Süper Lig’de can çekişirken de yapıyorduk. Gerçekçi davranmayıp son nefesimizi verene kadar hesap kitap yapıp durduk. Ciddi hamleler yapmadan.
Bütün matematik hesapları ligde kalacağız umuduyla yapılıyor. Kazanmamız gereken maçların sayısı da bu hesapların ardından ortaya çıkıyor. Peki, biz iki maç üst üste kazanmayı başarabildik mi? Yaptığımız tek şey yaşanan kayıpların ardından mazeret üretmek.
Yok, efendim hakem yaktı. Yana yattı, çamura battının ötesinde yapılan bir şey yok.
Takımın mevcut bulunduğu durumun suçluları lobicilik dersi veriyorlardı geçtiğimiz yıllarda. Onlardan daha iyisi yoktu bu konuda. Ki her konuda en iyi bilenler görev başında. Lobicilik yaparak hakemlerin adil olmasını sağlaması gerekenlerin yaptıkları tek şey mazeret üretmek.
Beyler bu takımın ligde kalması için öncelikle sizlerin dirayetli durması gerekiyor. Sizler işinizi doğru dürüst yapacaksınız ki sahada mücadele eden oyuncular maç kazanma adına sergiledikleri çabanın karşılığını alsınlar. Hocanız dirayetli ve sinirlerine hakim olacak ki sahada ki oyuncu ve tribünler sabırla ve azimle mücadelesini sürdürecek.
Siz bunları yapamadığınız sürece matematik hesaplarına gerek yok. Hesap yapabilmemiz için öncelikle ortada realite olması gerek. Daha önce yapılanların geleceğe ışık tutması lazım.
Sakaryaspor geçmişte yaptıkları ve adıyla bu ligde kalmayı fazlasıyla hak ediyor.
Güven Hasbaş hakkındaki diğer yazılar
|
|
|
= Resimli ilanlar
