Cihan Tasarim
 
   
 
 
Anasayfa
Haberler
İlçe Haberleri
Sakaryaspor
Ulusal Haberler
Sektör Haberleri
Dünya Haberleri
Spor
Kültür Yaşam
Video Haber
Köşe Yazarları
Gezelim Görelim
Röportaj
Resim Galerisi
İlanlar
Firma Rehberi
Önemli Telefonlar
İletişim
Röportaj
Gezelim Görelim
Son 5 İlan


 
= Resimli ilanlar
turizm
 
 
 
 
 
 
Son Yorumlar
Uçak'ın Ölümü ve Operasyon, Medya'da
Emlakçının. İntiharının alı kaplan ile Bi alakası. Bulunmamaktadır. Ko...
Yorumu Oku

Plaka Fiyatları El Yakıyor
AKAZIYA SATILIK TAKSI PLAKASI
sakarya akyazıda tıcari taksı plakası 110.000 tl pazarlık sünnettr :D
Yorumu Oku

Vali Yardımcısı Ballı'yı hangi sözü yaktı
haber
yalan haberler yapmayın o adam suçsuz.
Yorumu Oku

Karasu OSB Mahkemelik
Benimde orda yerim var .. 50 tl den yer alirim mail atın goruselim
Yorumu Oku


Tren Saatleri
 
Yenikentliler'in günahı ne?
Salı, 21 Nisan 2009

Deprem sonrası yeni yerleşim bölgesi olarak ilan edilen ve sonrasında bu bölgede oturan halkın Yenikent adını verdiği bölgenin sorunları bitmiyor…
Karaman ve Camili'de depremin ardından yapılan deprem konutlarında oturanlar birkaç haftadır diken üstündeler…
Bunun nedeni ise deprem konutlarında kombi bacalarının yarattığı tehlike nedeniyle, ya kombilerin değiştirilmesi, ya da bacaların yenilenmesi şeklinde verilen talimat…
Deprem sonrası bu konutlar yapılırken sağlıklı bir denetim mekanizması geliştirilmemişti…
O dönem AGDAŞ'ın zaten doğalgaz teknolojisinden haberi yoktu…
O gün bacalara, kombilere bakmadan doğalgazı verdiler…
Şimdi aradan yıllar geçti…
Bir bebeğin doğalgaz nedeniyle ölümünün ardından panikleyen yetkililer Eylül ayına kadar baca veya kombilerin yenilenmesi talimatını verdiler…
Burada vatandaşa daire başına 3 bin liraya kadar bir masraf çıktı…
Ekonomik sıkıntının ezdiği vatandaşın bu parayı bulma imkanı yok…
Çoğu depremzede evlerinin geri ödemesini bile yapamıyor…
Vatandaşa " Ya kombini, ya bacanı yenile, yoksa doğalgazını keseriz" deniyor ama kimse bu işin nasıl olacağına bakmıyor…
O uyduruk kombileri oraya takanlara, o bacaları o binalara gelişigüzel monte edenlere, oraya gerekli kontrolü yapmadan gaz verenlere kimse bir şey demiyor…
Hep yük vatandaşa, sesi çıkmayan Ahmet Efendiye, Hatice Teyze'ye…
"Ya yenile, ya gazını keseriz"
Yetkililer, derhal bu işe ucuz ve sağlıklı bir formül bulmalılar…
Bu ilin idarecileri Ahmet Efendiyi, Hatice Teyzeyi rahatlatmalılar…
"Keserim" demekle bu işler olmaz…


Et ve süt ne kadar güvenli?

Dünkü yazımızda yaş ve sebze meyvelerin tüketime sunulmadan önce yeterli bir şekilde denetime tabi tutulmadığını öne sürdük…
Gıda güvenliği için Ala 174 hattını arayın, güvenli gıda için yetkililerden denetim talebinde bulunun dedik…
Gıda güvenliğinden söz edince et ve sütün denetimsiz bir şekilde üretiminin yarattığı tehlikeden söz etmemek olmaz…
Gerçekten de tükettiğimiz et, süt ve ürünlerinin güvenli olup olmadığını biliyor muyuz?
Acaba hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar konusunda yetkililer gereği kadar duyarlı mı?
Bu sorulara cevap arayalım…
Önce süt ve süt ürünleri:
Denetimin üretiminden başlayıp, son tüketiciye ulaşana kadar sürmesi gerekiyor…
Sütün sağıldığı hayvanın herhangi bir bulaşıcı hastalığı olup olmamasından, bir antibiyotik verilip verilmediğine kadar bir denetim gerekli…
Böyle bir denetim olmadığı ise net olarak tarafımızdan biliniyor…
Ayrıca sütün üreticiden üretim merkezlerine kadar bir soğuk zincirle toplanması gerekirken halen ilkel ve sağlıksız yöntemlerle toplandığı ve nakledildiği bilinmektedir…
Yine bu süreçlerin hiçbirinde denetim yoktur…
Süt ürünlerinin üretiminde ise kontrolsüzlük merdiven altı üretimi teşvik etmektedir…
Bugün sütün litresi 1 lira civarındayken; en basitinden bir hesap yaparsak 10 litre sütten 1 kilo peynir üretildiği bilgisiyle, kilosu 4-5 liradan satılan peynirin hesabını kimse veremez…
Demek ki 4-5 liradan satışa sunulan peynirde süt dışında bir başka hammadde kullanılıyor…
Üretim aşamasında ve sonrasında bir kontrol olmadığı için de zaten ekonomik sıkıntı içindeki vatandaş bu ucuz peyniri tercih edip sağlığını tehlikeye sokuyor…
Aynı durum et ve et ürünleri üretiminde de söz konusu…
Bugün hiçbir yetkili çıkıp da Sakarya'da brucella ve tüberkülozdan ari bir tek üretim çiftliği olduğunu söyleyemez…
Bugün pazarlarda kilosu 4-5 liradan satılan sucuğun sağlıklı olduğunu kim söyleyebilir?
Ancak nedense bizim yetkililer bu tür konuların kendi sorumlulukları dahilinde olduğunun farkında bile değillerdir…
Tarım Bakanlığı Avrupa Birliği'ne uyum sağlamak için Alo 174 Gıda Güvenliği devreye sokmuş…
Bakanlık teşkilatları ise gıda güvenliği ile ilgili bir çalışma göstermiyor…
Sonuç olarak Alo 174'ün bir anlamı yok gibi görünüyor…
Bazen sadece yediğimiz içtiğimizden emin olmak için Avrupa Birliği'ne girmemiz gerektiğine düşünüyorum.
Avrupalı'nın insana verdiği değeri, bizi yönetenlerden göremediğimiz için de kızgınım…
Kızgınlığım ise bireysel kaldığı için bir işe yaramıyor…
Toplumu uyandırmak için verdiğimiz çabalar işe yaramadığı için, öfkelenip öfkelenip oturuyoruz…


Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 

 
 
© 2008 Sakarya Gündem Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur. Tasarım: Cihan Tasarım