|
Türkiye'mizdeki bazı Profesyonel Futbol Kulüpleri öncelikle şirketleştiler, sonra Borsa'da halka açıldılar. Daha sonraları ürünlerini pazarlayarak gelirlerini artırdılar.
Kurumsallaşma yolunda atılan adımlar temelde kulübü yönetenlerin kıt kanaat elde ettikleri gelirleri maalesef transferleri işinin ehli olmayan kişilere yaptırmaları nedeniyle, kaynak israfına yol açtı. Kendilerini denetleyenlere ve eleştirenlere kulak asmayıp, aksine düşman gözüyle bakan yönetimler, gittikleri yolun doğruluğuna inanıp, yanlışlarının üstüne yanlışları bina ederek kendilerine kötülük yaptılar.
Türkiye'mizin önde gelen kulüpleri, sahip oldukları büyük bütçelerini rantal kullanamamaları nedeniyle sürekli başarıları kazanamadılar, üstelik UEFA kriterlerine göre borç alacak dengeleri uygunsuz hale geldi.
Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA kriterlerini tam olarak uygulasa sahaya çıkacak takım sayısı beşi geçmez. Bir yerden başlayarak öncelikle kulüplerin gelir-gider dengelerini ayarlamaları için TFF'nin acilen bir tarih vererek UEFA kriterlerini uygulaması gerekir. Yoksa Türk Futbolu batağa saplanmakta ve ülke futbolu da geriye gitmektedir.
Türkiye'de futbol kulüplerinin durumları ortadayken Sakaryaspor'umuzun hali de onlardan pek farklı değil. 45 yıllık mazisinde;
-Doğrudan gelirlere sahip olamayan,
-Kurumsallaşamayan,
-Güncel başarılar için, işinin ehli olmayanlar tarafından popülist yönetilen, içine siyasetin bulaştığı kulübümüz, yapılan kaynak israfları ile altından kalkamayacağı miktarda borç sarmalına girmiştir.
-Önce şirket olan Sakaryaspor'umuz, ''Halkın Olacak Bu sevda'' yalanı ile siyasetten bunalmış taraftarlarımızın daha kötüsü olmaz düşüncesiyle, sonuçlarının nereye varacağını düşünmeden verdiği destekle, maalesef Divan Başkanı'nın hesap sorması gereken konumuyla bulunması gereken yapının aksine, kulübün herşeyi ile karar veren bir yapıda yönetildiği şekilde yeni yönetimine kavuşmuştur.
-Muhalefetin ve denetimin olmadığı bu yapılanmanın en sakat yönü;
- Divan Başkanı'nın kurduğu ekibin bulduğu ve kulübe üye yaptırdıkları kişilerin, tek adaylı seçimle mevcut yönetimi seçilmesinin sağlanmasıdır. Hatta o kadar ileri gidildi ki, bütün denetim, altyapı, Divan Kurulu ve diğer kurulların oluştuğu listeyi de bizzat Divan Başkanı hazırlamıştır. Yani bir tek çatlak sesin bile çıkmasına müsaade etmeyecek yapı kurulmuştur. Yani diktatörce oluşmuş, eleştirilere kapalı, tribünlere hakim bir yapı tesis edilmiştir.
-Sivil toplum örgütleri, Siyasal partiler ve spor kulüpleri güçlerini üye sayısından ve yapısından alırlar. 264 üyesi bulunan kulübün seçtiği yönetim de gerçek bütünleşmeyi sağlayamaz.
-Başlangıçta uygulanan eylem planı, vizyonsuz ve yapılanların kulübümüzü getireceği sonu düşünmeden oluştuğundan, sakat doğan yeniden yapılanmanın getirdiği netice umarım aklımızı başımıza getirmiştir.
Neler yapılmalı? Çözüm nedir?
-Öncelikle temeli sağlam atmak gerekir. Gücümüzü artırmanın, şehir olarak bütünleşmenin yolu öncelikle şehrin tüm unsurlarının üye olmasını sağlamaktan geçiyor. Bu şekilde oluşacak yapıyla gidilecek seçimde, sandıktan çıkan irade herkes tarafından kabul görür.
-Bizleri bütünleştirecek olan ortak amaç, YEŞİL-SİYAH SAKARYASPOR'umuzun başarılı olması düşüncesi olmalıdır. Çünkü başarılar ve başarısızlar Sakarya'nın olacaktır. Sakaryasporlu olan herkes bunda kendi katkısını hissedeceğinden, bizleri bölen başarıyı kendine mal etme zaafını da ortadan kaldıracaktır.
-Yapılacak olan olağan üstü kongrede öncelikle alınması gereken karar, üye sayımızın artırılması olmalıdır.
-Bu nedenle üyelik aidatı makul düzeye indirilip, mevcut sivil toplum örgüt üyelerinin elindeki data bilgileriyle esnafı, memuru, işçisi, bürokratı, yerel yöneticileri yani şehrimizin tüm unsurlarının kulübe üye olması sağlanmalıdır. Bu nedenle geniş katılımlı panel düzenlenmeli, panele davet edileceklerden yeni yapılanma ile ilgili sorumlulukları tesbit edilerek, hazırlıklı gelmeleri sağlanmalıdır. Üye sayısının artırılması nedeniyle oluşacak olan çoğunluğun katılımıyla seçilecek yönetim Sakaryamızın bütünleşeceği bir irade olacağından herkes tarafından kabul görür.
-Daha sonra Kulübümüzün tam olarak kurumsallaşmasının sağlanması ve doğrudan gelirlerinin artırılması için strateji planları hazırlanmalı ve süratle uygulanmalıdır.
-Bugünkü mali durumuyla tek başına veya bir kaç kişinin, 30 trilyon borcu olan Sakaryaspor'umuza sahip çıkmasını istemek hayalcilik ve haksızlık olur.
Yarınki yazı dizimde doğrudan gelirleri artıracak stratejilere ve taraftar boyutunun analizlerinin bulunduğu konulara değineceğim.
Yeşil Siyah Sevgilerimle,
Bahattin Küçük hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
