Dün Bizim Sakarya Gazetesi'nde bir haber vardı…
2001 yılında ölen bir bebeğin nüfusa ve okula kaydedildiği belirtiliyor…
Hüseyin Cumalı'nın manşete çektiği haber aslında bir dönem, Sakarya'da ve Türkiye'de göklere çıkartılan bir uygulamanın yansıması…
Nuri Okutan'ın Sakarya Valiliği döneminde okul öncesi eğitimde rekor kırmak adına " nüfusa kayıtlı tüm çocukların" ana sınıflarına kaydedilmesi yönünde verilen bir emir verdi…
Bir anda okul öncesi eğitimde Sakarya yüzde 70'ler seviyesini aşmış, Nuri Okutan da Koç Vakfı'ndan 100 bin dolar ödül almıştı…
Ancak bizim çabalarımızla bu oranların gerçek rakamları yansıtmadığı, ana sınıflarındaki kayıtların sağlıksız olduğu ortaya çıkmıştı…
Biz o günlerde bu kayıt sahtekarlığını belgeleriyle göz önüne sererken birileri Nuri Okutan'a yağ çekmekle meşguldü…
Birkaç gün önce bir okul yöneticisiyle geçmişi konuşurken yine bu konu gündeme gelmişti…
Yönetici baskıyla yaptıkları kayıtların vicdani ezikliğini aradan geçen zamana rağmen üzerinden atamadığını anlatmıştı…
Bu nedenle Cumalı'nın haberi belki bir çok kişide şaşkınlık yaratmış olabilir, ancak beni hiç şaşırtmadı…


AKP Akyazı'da işi şansa bırakmıyor

28 Mart seçimlerinde Saadet Partisi'yle 3 oy farkı olan AKP, yenilenen seçimde işi şansa bırakmıyor…
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu sürekli Akyazı'da…
Neredeyse Sakarya Milletvekilleri'nin tümü Akyazı'da karargah kurmuş durumda…
Erdoğan eski Yardımcısı Şaban Dişli'yi Akyazı seçimiyle ilgili görevlendirmiş durumda…
Sağlık Bakanı geldi, 100 yataklı hastanenin açılışını yaptı, ilçenin ileri gelenleriyle bir görüşme yaptı…
Ardından Saadet Partisi tabanına daha yakın duran Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ilçeye geldi…
Meydanda halka hitap etti, ilçenin ileri gelenleriyle yemek yedi…
Sanırım seçimden önce Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de ilçeyi ziyaret edecek…
28 Mart'ta akrabalarının yoğun olarak oy kullandığı sandıklarda AKP'li Yaşar Yazıcı'ya oy çıkmadığı belirtilen Milletvekili Recep Yıldırım da bu kez seçime ciddi bir şekilde asılıyor…
Tüm bu çalışmaların nasıl bir sonuç vereceğini hep birlikte 7 Haziran akşamı göreceğiz…

…

Silah taşıyan korkaklar!

Emniyet Müdürü Faruk Ünsal doğru bir açıklama yapmış…
"Korkaklar silah taşır" demiş…
Sonra sözüne açıklık getirip, silah taşıyan korkakların, para verip ruhsat alamayanlar olduğunu belirtmiş ama ben Ünsal'ın ilk ifadesini doğru buluyorum…
Bireysel silahsızlanmaya desteklerin giderek arttığı günümüzde yetkililerin de bu konudaki duyarlılığının artması gerekiyor…


Ticaret nasıl bir şey!

Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini...
Görkemli bir dinsel tören..
Papa bile katılıyor.
Koskoca meydan mahşer yeri gibi.
Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım.
Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor.
İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı.
Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı.
Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudiyim" yazıyor.
Tabii ki kiliseden çıkanlar Hristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar.
Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok.
Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı taşıyana sokuluyor.
"Bana bak kardeş" diyor, "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hristiyan gibi..." deyince; boynunda "Yahudiyim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor: - Heey! Salamon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor..

İlk Yorumu Siz Yazın

Yorum Yaz

Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun. Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:
Yorum:
Güvenlik Kodu:*
	Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum