|
Şu meslekte yanlış yönlendirilmek kadar uyuz olduğum bir şey yok. Sinir oluyorum. Hatta gıcık oluyorum.
Neden?
İddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında burada görev yapmış Yarbay'ın Sapanca'daki evine İstanbul ile Sakarya polisi ve jandarma baskın düzenlemiş. Hatta bu baskını Cihan Haber Ajansı (CHA) Türkiye'ye dünyaya duyurmuş. Ulusal ve yerel basın Sapanca'daki eve gelmiş. Telefon açıp bir iki yere bilgi soruyoruz. Aldığımız cevap: "Yarbayın ilimizle bağlantısı sadece burada görev yapmış olması. Evi de yok, bomba da yok" oluyor.
İstanbul'a bu bilgiyi verdikten yarım saat sonra NTV'den müdürüm arıyor: "Yazıklar olsun. Bize yanlış bilgi verdin" diyor. Şimdi sen müdürüne anlat, seni de yanlış bilgilendirdiklerini... Anlat da motorun soğusun... İstanbul'dan ve yerel basından herkes orada, bize verilen bilgiye bak... Yıllarca bu işi yaptık ama düştüğümüz hale bak.
Oysa "Cumalı bilgi vermek yasak" deseler biz de merkezlerimize, "Ağabey bilgi alamadık" diyeceğiz. Neredeyse işimizden, ekmeğimizden olacağız. Biz aynısı yapsak, hain oluruz...
Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gelen bıçaklama olayıyla ilgili müdahale eden doktora soruyoruz: "Bıçaklanmış mı ?" Bizim doktor kurnaz ya, "Yok kesinlikle bıçak yok. Darp var" diyor. 2 saat sonra haber düşüyor ajanslara: "Filanca yerdeki kavgada şu kişi bıçaklandı" diye... Doktora soruyoruz: "Arkadaş sen bizi niye terse yatırdın? Bize bilgi yok demedin de bizi niye enayi yerine koydun."
Sırıtıyor...
Canım benim...
Bir de doktor olmuşsun... Aydın kişisin...
Gazeteciye yanlış bilgi verdin de bir yerlerin büyüdü sanki...
Bize yanlış bilgi veren bu beylerle ilgili biz de yanlış bir haber yapsak acaba ne olur? Bu beyler acaba nasıl isyan eder?
Alayı soluğu mahkeme kapılarında almaz mı?
Alayı bize gönül koymaz mı?
Yaptıkları işlerdeki hataları burada dillendirsek acaba bize yine selam verirler mi?
Ya da olayı kişiselleştirip, mesleğimizi art niyetli kullanıp bunlara at gözlüğüyle bakıp haber yapsak acaba ne olur? Bize ne tepki verirler?
Şimdi diyeceksiniz ki, "Eski defterleri niye açtınız?" Hacıoğlu Mahallesi'nde dün yaşanan üzücü ve acı olayın takibi için ekip halinde Tepekum Mahallesi'ne gittik. Adres arıyoruz. Sokak isimleri değişmiş, bu bölge yoğun göç almış. Adresi bulamayınca Tepekum Mahalle Muhtarı'nı bulduk. Sağ olsun bizimle ilgilendi.
Hatta bizim Nurettin Eryılmaz kendisini telefonla aradığında, "Sen patatesçi Nuri misin?" diye takıldı.
Bir adres ve kişi ismi sorduk. O da bize mahallesinde öyle birisinin oturmadığını söyleyince bir kez daha başka bir yerden adres sorduk.
Lafı uzatmayalım. Orası burası derken, aradığımız kişi ve adresi, bir bakkal önünde konuştuğumuz Tepekum Mahalle Muhtarı'nın bulunduğu yerin 3 ev yanı çıktı.
Yani bizim muhtar bize yanlış bilgi vermiş ve biz de sazan gibi dolaştık. Oysa "Bilgi veremem, bilmiyorum" dese iyiydi. Ama olmadı. Muhtar da güvendiğimiz birileri gibi bize sazan muamelesi yaptı. Biz onlara halen kırgınız...
Bu arada soralım bakalım muhtar emmiye...
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi olduğu halde, mahallenizde 2 aydır oturan bir kişinin adresini nasıl bilmiyorsunuz. Peki ama mahallenizde kaç kişi böyle oturuyor? Bu kişileri nasıl tespit edeceksiniz?
Sahiii muhtarım, mahalledeki son durum ne?
Vali Atak ile Başkan Toçoğlu devrede
Bir ihbarla beraber soluğu Sakarya Hayır Severler Derneği Barınma Yurdu'nda alıyoruz. Hızırtepe'de yaşanan ve iki kızın ölümüyle sonuçlanan dehşet sonrasında gündeme gelen yangın merdivenlerini araştırıyoruz. Yaşlılar yurdunun ve onun üst katında Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ruhsatı verilmiş erkek öğrenci yurdunun bulunduğu binanın yangın merdiveni yok.
Pes doğrusu...
Dışarıdan çekim yaparken dernek başkanı İsmail Hakkı Tuğ yanıma geldi. O, "Neyi çekiyorsun kardeşim" derken; "Başkanım bu yaşlılar yurdunun yangın merdiveni yok" diyorum. Başkan Tuğ, "Evet yok. Burada ihmal de var" diyor.
"Peki ama nasıl olacak böyle, kız yurdundaki dehşetini gördünüz" diyorum. Başkan Tuğ, "Burası 52 yıllık yurt binasıdır. Kimsenin aklına buraya yangın merdiveni koymak gelmemiş. Yurtta iki kızımız yanmasa sizin de aklınıza gelmeyecek. Bunları geride bırakalım da, bize yardımcı olsunlar; bir san önce yangın merdiveni yapayım" diyor.
Güler misin? Ağlar mısın?
Hâle bak...
Gazetemizde çıkan haber sonrası dün Vali Hüseyin Atak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'na konuyu ilettik. Vali Atak, "Orası özel bir yurt ancak insanların hayatı söz konusuysa bu olaya elbette duyarsız kalamayız. Hemen inceleme başlattım" dedi.
Başkan Toçoğlu ise, "Büyükşehir Belediyesi olarak elbette bizim bu duruma seyirci kalmamız söz konusu olamaz. Hem yaşlılarımızın hem de öğrencilerimizin yaşamış olduğu bu yurtta yangın merdiveni olmaması konusunda belediyedeki arkadaşlarımıza yakından ilgilenmeleri için hemen talimat verdik" dedi.
Böylesine önemli bir olaya anında el koyan Vali Atak ile Başkan Toçoğlu'na teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
