|
2006 yılında gölden ilk kez pirana çıktığı iddiasıyla yaptığım haber sonrasında Zafer Tokuş ve Bahattin Tıknaz'ın arkadan 'Asparagasçı' dediğini ve ardından çıkan 2 ve 3. piranaları çekmek için ayaklarını kıçlarına vura vura göle koştuğunu dün yazmıştım.
Zamanında bana geçirmek için köşe yazma terbiyesizliğini bile gösteren bu kişilere sessiz kalmıştım. Cevap vermemiştim.
Ama önceki gün aynı gölden ve aynı şekilde çıkan pirana ile aynı uzmandan alınan açıklama hakkında haber yaptıklarını görünce, dayanamayıp eleştiri hakkımı kullandım.
Çünkü 3 yıl önce çok ayıp ettiler. Her ne kadar "İntikam soğuk yenen bir yemektir" gibi sözlere itibar etmesem de; dün belki yazdığım yazı, bana yapılan haksızlığa içimdeki bir haykırıştı. Çünkü haber atlamanın verdiği acıyla bana saldıranların yaptığı o hareketleri hak etmemiştim.
Sapanca halkına şirin gözükmek için, "Cumalı Sapanca'ya o haberi yaparak yara verdi ama şimdi biz de aynı haberi yapmak zorundayız" deyip, aynı haberi yapıp, bana iftira atmalarına içerlemiştim.
Ama beni tanıyanlar bilir. Tipim gibi geniş insanımdır. Zamanı ve yeri gelince gereğini köküne kadar yaparım. Dün yaptığım gibi...
Dün yazdığım köşeyi okuyan beyler, ciyak ciyak bağırıyorlar. Kimi "Küstüm" diyor. Kimi "Senin için öyle bir yazarım ki" masalı anlatıyor.
Ne oldu?
Acıdı mı cicim?
Heeee...
Acıdı mı?
Gelin de üfleyim geçsin (!)
Sizin, üç yıl önce benim için yazmadığınız kalmadı. Arkamdan yapmadığınız dedikodu kalmadı. O zamanlar bizim gıkımız çıkmadı. Bizim mesleğimizi ayaklar altına alıp, üzerinde üçayak oynarken bizim onurumuzu hiç düşündünüz mü?
Acaba bu arkadaşımız, ulusal ve yerel kanalda uzun yıllardır çalışıyor. O kadar haber yaptı hiç dava yemedi. Evli, 3 çocuklu, yaşı 43 diye düşündünüz mü?
İtibarımı, şerefimi hiç düşündünüz mü?
Yok...
Sizi gidi tatlı su piranaları siziii...
İddia olarak ben gölden pirana çıktı diye haberi yapınca "Asparagas. İstanbul'dan para ile alıp suya atmıştır" diyen sizler, önceki gün aynı gölde, aynı şekilde, aynı balık ve aynı uzmandan alınan açıklamayla haberi yaptınız.
Peki ama aramızdaki fark neydi?
Ancak ben sizin gibi İstanbul'a haberi yapıp, Sapancalılar'a şirin gözükmek için "Abi Cumalı denen sakallı adam bu haberi yapınca biz de yapmak zorunda kaldık" gibi yalanların arkasına sığınmadım.
Kısacası beyler, bir daha aynı terbiyesizliği kimseye yapmayın. Hatta bir tek meslektaşlarınıza değil, vatandaşa da yapmayın. Yapmayın ki, her geçen gün saygınlığı biten bu mesleği ayak altına sermeyin...
Bu arada dün meslek büyüğüm Murat Uygun, "Cumalı meslektaşlarınla uğraşma ayıptır" diye uyardı.
Murat abiyi sever ve sayarım... Doğru da söylüyor...
Ancak yanlışı babam da yapsa yanlıştır. Bir bürokrat, bir vatandaş, bir kamu görevlisi veya bir gariban yanlış yaptığı zaman "Bunu bir daha yapma" deyip de uyarıyor muyuz; yoksa millete kol saati gibi giydiriyor muyuz? Hata yapanın günahı ne?
Millete gelince hart hart, medyaya gelince beeeeee...
Heeeee....
--
Tatlı su piranam... Kıyamam sana (!)
Tatlı su piranası ve canım aşkım Tokuş, 3 yıl önce bana yaptığı haksızlığı yazınca çok kızmış...
Hatta aşkım Zafer Tokuş dün medyabar.com'da bana giydirmiş...
O müthiş üslubu ile Tokuş'un yazdıklarına bir bakalım...
"Zırcahil…
2006 yılında Sapanca Gölü'nde kendisi ilk pirana haberini yaptığı zamanki eleştirimizi kendine has üslubuyla sokak ağzıyla eleştirmiş. O malum yazıyı hangi bir ruh haliyle yazdığını çok iyi biliyorum. Ağzında tükenmez kalem ağzının kenarında da salyaları akarak yazdığı bir gerçek...
Hele o tarak yüzü görmemiş saçlarından buram buram terler akarken, eleştirinin dozunu kaçıran Cumalı yazısında zırcahil olduğunu da ispatladı. Bir kere okuduğunu anlamıyor. Eğer okuduğunu anlasa zaten sorun da olmaz…"
Burada es verelim...
Tokuşcum... Haksızlık yapma... Benim için söylediğin sokak ağzı, ruhumdaki çarpıklığı ve ağzımdaki salyalara bir şey demiyorum ama saçlarıma hakaret etme... Kaldı ki ben seni eleştirirken kara kafanı değil, kara kafanın içinden kâğıtlara ve insanlara anlattığın masalları eleştirdim.
Neyse oynat Tokuşcum... Pardon devam et Tokuşum...
"Ama anlamıyor. Hani böyle atların sağı solu görmemesi için at gözlüğü takılır ya işte o bakış açısıyla yazıp durmuş. Habercilikte bir basit kural vardır. Haberi yorum yapmadan vermek ve haberin ayağının yere basması. Gölde bir pirana bulunması. Bulan kişi ne yapmış?
Almış balığı Su Ürünleri'ne teslim etmiş. Uzman açıklama yapıyor.
Ne diyor. Gölde piranaların yaşaması söz konusu olamaz. Birisi atmış diye... Haberde onun 2006 yılında yaptığı gibi gölde piranalar sürüler halinde dolaşıyor gibi iddialı kelimeler yok. Ancak bizim yazarımız Cumalı (!) atlamanın verdiği dayanılmaz acısıyla saldıracak ya bunları yazıyor. Aslında ona kızmıyorum. Çünkü cahillere hele hele zırcahillere kızılmaz ki... Onlara sadece gülünür…"
Doğru demişsin Tokuş... Belki de atlamamın verdiği gazla 3 yıl önce bana yaptıklarınızı kamuoyunla paylaştım. Tek yaptığım bana yaptığınızı, 3 yıl sonra yüzünüze vurmak oldu.
Ama en azından emeğe ve meslektaşlarıma saygılı bir gazeteci olarak sizin için 'Asparagasçı' demedim. İki kuruşluk bir haber için kimseyi sırtından hançerlemedim...
Hüseyin Cumalı hakkındaki diğer yazılar
|
= Resimli ilanlar
