AKP hükümetinin nadir doğru işlerinden biri de yerel yönetimlere gereken önemi vermesi ve İl Genel Meclisi'ni adeta bir yerel parlamentoya dönüştürmesiydi...
Bu dönüşümle İl Genel Meclisleri bir çok ilde önemli projelere imza attılar...
Önemli çalışmalar ortaya koydular...
Bizde ise İl Genel Meclisi bir türlü fuzuli işlerden kurtulamadı...
Son olarak gündemine yine "hayali" bir projeyi aldı...
Günlerdir bu proje konuşuluyor...
Neymiş Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi'ni birleştirip gemileri Marmara'dan Karadeniz'e yüzdüreceklermiş...
Koca koca adamlar bu işi ciddi ciddi konuşup komik duruma düştüklerinin farkına varmıyorlar...
Bir tane İl Genel Meclisi üyesi de kalkıp "Arkadaş biz ne yapıyoruz" demiyor...
Yazık, binlerce kez yazık...
Oysa konuşulacak o kadar çok konu var ki İl Genel Meclisi'nde!
Meclis'te Sapanca Gölü'nün içme suyu fabrikaları tarafından nasıl kurutulduğu ciddi bir şekilde ele alınabilirdi...
Hangi su fabrikalarının kimler tarafından nasıl korunduğu, bu gidişin sonunun ne olacağı masaya yatırabilirdi...
Sakarya Nehri'nin kum ocaklarıyla nasıl talan edildiğini görmeliydi İl Genel Meclisi...
Sorunun çözümü için ciddi adımlar atılabilirdi...
Nehir kumunun Sakarya için nasıl bir zenginlik kaynağı olduğu konuşulabilir, bu kaynağın üç-beş kişinin cebine girmesi yerine hizmete dönüşümü sağlanabilirdi...
Kısaca söylemek gerekirse İl Genel Meclisi bugüne kadar ciddi sorunlarla uğraşmak yerine ya fuzuli işlerle uğraştı, ya da yükselme hırsıyla ne yapacağını şaşıran ve şehrin en büyük kamu arazisini bir kaç hükümet yandaşına dağıtan bürokratlara payanda olmaya çalıştı...
Bazen de onca atıl kamu binası dururken şehrin en değerli yeşil alanlarına bina yapmaya kalktı...
İl Genel Meclisi bence bir oturumunu kendisine ayırmalı ve "Biz ne yapıyoruz" sorusuna cevap aramalıdır...
Böylece belki fuzuli işlerden sıyrılıp, şehrin gerçek sorunlarıyla ilgilenmenin yolunu bulur...
……………….

Acizlik fotoğrafı!

Bugünlerde şehri donatan billboardlarda Büyükşehir Belediyesi'nin bir ilanı var...
İlanda işgal edilmiş kaldırım fotoğraflarının üzerine bir çarpı konmuş ve " Kentimi seviyorum, kaldırımları işgal etmiyorum" yazısı konmuş...
Bu ilanın billboardlara çıkmasının ardından 1 hafta geçti...
Kaldırım işgallerinde hiçbir azalma olmadı...
Ben ilk gördüğümde de bu ilanların bir işe yaramayacağını düşünmüştüm...
Çünkü Büyükşehir Belediyesi'nin kaldırım işgalini sonlandırmak gibi bir düşüncesi olsaydı, bunun çok basit bir yolu vardı...
Amaç iş yapıyor görünmek değilse, kaldırımları işgal eden esnafa, o kaldırımların yayaların yürüyüş yolu olduğunu hatırlatmak için billboara falan gerek yoktu...
Tek bir talimat bu iş için yeter de artar bile...
Zabıta ekiplerine talimat verirsiniz, şehirde bir günde kaldırım işgali kalmaz...
Ancak bunun bir şartı var...
O talimatın arkasında durmak...
Zabıtaya "kaldırımları temizle" derken, bir yandan da işgalci ve partili esnafa göz kırparsan işgal hiçbir şekilde bitmez...
Kaldırım işgallerini sonlandırmak belediyelerin ve belediye zabıtalarının en temel görevlerinden biridir...
Şimdi Büyükşehir Belediyesi görevini yapmak için adeta esnafa yalvarmaktadır...
Esnafsa kendine yalvaran Belediye yönetiminin gözüne soka soka işgallerini sürdürmektedir...
Bu tam bir acizlik fotoğrafıdır...
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu tezelden Zabıta Daire Başkanı'na görevini hatırlatmalı, işinin bu tür fantazi uğraşları gerektirmediğini bildirmelidir...
Aksi takdirde Adapazarı bir Anadolu kasabası görünümünden kurtulamaz...

İlk Yorumu Siz Yazın

Yorum Yaz

Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun. Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:
Yorum:
Güvenlik Kodu:*
	Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum