Cihan Tasarim
 
   
 
 
Anasayfa
Haberler
İlçe Haberleri
Sakaryaspor
Ulusal Haberler
Sektör Haberleri
Dünya Haberleri
Spor
Kültür Yaşam
Video Haber
Köşe Yazarları
Gezelim Görelim
Röportaj
Resim Galerisi
İlanlar
Firma Rehberi
Önemli Telefonlar
İletişim
Röportaj
Gezelim Görelim
Son 5 İlan


 
= Resimli ilanlar
turizm
 
 
 
 
 
 
Son Yorumlar
Uçak'ın Ölümü ve Operasyon, Medya'da
Emlakçının. İntiharının alı kaplan ile Bi alakası. Bulunmamaktadır. Ko...
Yorumu Oku

Plaka Fiyatları El Yakıyor
AKAZIYA SATILIK TAKSI PLAKASI
sakarya akyazıda tıcari taksı plakası 110.000 tl pazarlık sünnettr :D
Yorumu Oku

Vali Yardımcısı Ballı'yı hangi sözü yaktı
haber
yalan haberler yapmayın o adam suçsuz.
Yorumu Oku

Karasu OSB Mahkemelik
Benimde orda yerim var .. 50 tl den yer alirim mail atın goruselim
Yorumu Oku


Tren Saatleri
 
Sorunlardan kurtulmanın yolu!
Çarşamba, 13 Ocak 2010

Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Bardağı herkesin görebileceği bir şekilde tutuyordu. Bir soru sordu öğrencilerine: ‘Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?' ‘250gr!' ‘200gr!' ‘300gr!' diye cevaplar geldi sınıftan.
‘Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem' dedi profesör, ‘ama benim sorum, bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu? olacaktır.'
‘Hiçbir şey!' diye cevapladı öğrenciler.
‘Tamam, peki bir saat boyunca tutsaydım ne olurdu?' diye sordu profesör bu kez.
‘Kolunuz ağrımaya başlardı efendim' diye öğrencilerden biri cevapladı.
‘Haklısın, peki şimdi ben bir gün boyunca tutsaydım ne olurdu'
‘Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı gibi problemler yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!'
Tüm öğrenciler farklı yorumlar yaptılar ve gülüştüler.
‘Çok iyi. Peki, tüm bu problemler olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?' diye sordu profesör.
‘Hayır!' diye cevapladı herkes.
‘Peki, o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan nedir?'
Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
‘Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekiyor bu durumda?' diye tekrar sordu profesör.
‘Bardağı bırakın düşsün!' diye öğrencilerden biri cevap verdi.
‘Kesinlikle!' dedi profesör.
‘Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir problem yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürsün, başın ağrımaya başlar. Daha uzun düşündüğünde ise, artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana sebep olur. Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir. Fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce bardak gibi yere bırakmaktır. Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!'
Bugün eve gittiğinizde uyumadan önce Rabbinize tevekkül ederek bardağı yere bırakın!
İnternetten

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Hediye kime ait?

Bir zamanlar, Uzakdoğu'da büyük bir savaşçı yaşardı. Artık yaşlanan bu samuray, vaktini gençlere manevi dersler vererek geçiriyordu. İlerlemiş yaşına rağmen, insanlar onu kimsenin mağlup edemediğine inanıyordu… Bir gün, yaşlı samurayın kasabasına, vicdansızlığıyla tanınan bir savaşçı geldi. Adam, rakibini kışkırtma teknikleriyle tanınıyordu. Değişmez şekilde, kışkırttığı ve kızdırdığı rakibine ilk hareketi yaptırır, sonra da en küçük bir hatayı affetmeden adeta bir rüzgar hızıyla karşı hücuma geçerek, mücadeleyi kazanırdı. Bu genç ve sabırsız savaşçı, hiç kimseye yenilmemişti. Samurayın adını duyarak buraya gelmişti ve onu da yenerek şöhretini büyütmeyi amaçlıyordu.
Bütün öğrencileri böyle bir müsabakaya karşı çıktıysa da, yaşlı savaşçı onun kavga davetini kabul etti. Herkes, kasaba meydanında toplandı. Genç savaşçı rakibine hakaretler yağdırmaya başladı. Ona doğru taşlar attı, yüzüne tükürdü, akla gelebilecek her türlü aşağılamada bulundu. Yaşlı savaşçının, atalarına bile dil uzattı. Onu kızdırıp ilk hareketi yaptırmak için, saatlerce uğraştı. Fakat, yaşlı adam hep sessiz ve hareketsiz kaldı.
İkindiye geldiğinde durum değişmişti. Artık yorgun düşmüş, kibri kırılmış aceleci savaşçı, dayanamayıp müsabaka meydanını terk etti. Öğrencileri, hocalarının bu kadar hakarete karşı tek kelime etmemesiyle hayal kırıklığına uğramışlardı. Dayanamayıp sordular:
"Böylesi bir aşağılamaya nasıl dayanabildiniz? Neden kaybedeceğinizi bilseniz de kılıcınızı kullanmadınız? Onun yerine, hepimizi utandırarak korkaklığı seçtiniz?"
Yaşlı samuray sükunetle şöyle dedi: "Birisi size bir hediye getirse ve siz de kabul etmezseniz, o hediye kime ait olur?", "Hediyeyi vermeye çalışana" diye cevap verdi öğrencilerden birisi.
"Aynı şey kıskançlık, öfke ve hakaretler için de geçerlidir" diyerek, son noktayı koydu samuray. "Eğer kabul edilmezlerse, onlar taşıyana ait olmaya devam ederler."

internetten


Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar


İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
E-Posta
Web Site
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 

 
 
© 2008 Sakarya Gündem Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur. Tasarım: Cihan Tasarım