"Þarký Söylemek Lazým dediler" ben de söyledim...Dünya Þampiyonluklarýyla tanýdýðýmýz bir isimken, ekran yüzü haline geldi Semih Saygýner…Bir müzik yarýþmasýnda koçuyla birlikte ikinci oldu. Uzun süre birinciliði zorladý. Hatta, birincilik kürsüsünün hakký olduðu konuþuldu. Yine mesleðine döndü, dünya kazan Semih Saygýner kepçe geziyor. Ama Eylül döneminde farklý bir talk-showla ekrana olacaðýnýn heyecanýyla birlikte…
Herkesin, artýk medya cambazý haline geldiði ve çok çabuk tüketildiði günümüzde duruþu, kendinden emin tavýrlarýyla dikkat çeken Semih Saygýner'i hem daha yakýndan tanýmak hem de sizlere tanýtmak için randevulaþýyoruz.
Buluþma mekânýmýz elbette bir bilardo salonu...Karþýmda kendinden emin bir kiþi olduðunu daha tanýþma faslýnda fark ediyorum.
Sürekli çalan telefonlarýna verdiði cevaplarýn ardýndan Semih Saygýner'e böyle bir yarýþma içerisinde bulunmasýnýn nedenini soruyorum.
Öyle ya, bu kadar dünya çapýnda bir isim olup, sonra da ekranda ciddi anlamda riskleri olan böylesine buram buram magazin kokan bir programda boy göstermeyi neden tercih etmiþti Semih Saygýner?..

"YARIÞMAYI BEN ARADIM"
Branþýna dikkatleri çekmek için mi? Ya da, kendi üzerine dikkatleri çekmek miydi gerçek niyeti?..Tüm bunlarý “Teklif edildiðinde neden kabul ettiniz bu yarýþmayý?" þekildeki soruma beklemediðim bir cevap alýyorum.
Sorumu dikkatlice dinleyen Semih Saygýner, "Yarýþmayý ben aradým, katýlmak istiyorum" diyerek cevap veriyor.
Sizi buna iten sebep neydi peki?
Duygusal zekam çok geliþmiþtir. Daha önce Buzda Dans ile ilgili bir teklif gelmiþti zaten, o zaman kabul etmemiþtim.
"KARÝZMAYI MI ÇÝZDÝRECEKSÝN!.."
Neden?
Sebepleri bende kalmakla beraber, kendi açýmdan amacýna ulaþacaðýný zannetmedim. Fakat bu yarýþmada þarký söylemek bir nev-i sanatýn bir parçasý. Bir çok arkadaþým beni uyardý. "Ne iþin var bu yarýþmada? Baþýna neler gelecek bilmiyor musun? Karizmayý mý çizdireceksin?" gibi neler söylediler.
Kendinden emin olan ve ne yapacaðýný bilen insan, bu bahsedilen þeyleri yapmaz. Bana, "Þarký Söylemek Lazým" dediler, ben de söyledim. Bu kadar, konuyu amacýndan saptýrmayan insan, yüzünde maske taþýmayan insan olduðu gibi ortadadýr.
Þarký söylemeyi sever miydiniz pekala?..
Kendi arkadaþlarým arasýnda söylerim. Ama müzikten o kadar uzaðým ki… Ýlk görüþmelerde Ercan Saatçi ile çalýþýlýyordu. Yarýþma için kabul kararý veren kiþiydi yani. Bir piyano tuþuna bastý ve "Bir ses ver bana" dedi. "Anlamadým" dedim, düþünün o kadar alakasýzým. Saatçi, "Sen de kulak zafiyeti var" dedi bana.
Ben de kulaðýma o kadar güveniyorum ki, bu konuda hiç tevazu göstermeyeceðim. Aðzýmdan çýkaný kulaðým duyar yani. Saatçi'ye "Ben sana þarký söyleyeyim" dedim. Daha sonra Metin Özülkü geldi. O ise bana "Çok iyi kulaðýn var" dedi. Bunun farkýndaydým zaten. Bir alanda çok baþarýlý olmak, dünya þampiyonluklarý kazanmak, insan olmamýzý unutturmayý gerektirmiyor?
"MESAFEYÝ KAPATTIM"
Bu ciddi bir medeni cesaret örneði. Orada sahneyle alakasý olmayan tek insan bendim. Bunu kolay kolay kimse yapmaz.
Sahne belki evet ama siz insan kalabalýklarý karþýsýnda bulunmaya alýþkýnsýnýz.
Evet ama ben insanlarýn istediðini yapmýyorum. Ben masaya çýkýyorum. Benim oyunum ne söylüyorsa onu oynuyorum. Onlarýn talebine göre iþ yapmýyorum
Kendinizi seyrettiniz mi?
Elbette...
Nasýl buldunuz kendinizi peki?
Ýlk baþlarda salatalýk tutar gibi tutuyordum mikrofonu!.. Orada sahneye en uzak insan bendim, fakat en fazla ben yaklaþtým. Müzikle, sahneyle alakasý olan insanlarýn seviyesine geldim. Bu konuda tevazu göstermeyeceðim. Zuhal, Hande Subaþý, Didem Uzel, Vatan Þaþmaz, Serap Ezgü hepsi ekranlara ve kameralara alýþýk olan insanlar. Benim hiç alakam yok. Ben mesafeyi kapattýðýmý düþünüyorum.
Bu iþ için ekrana çýkarken aklýnýzdan spor dalýnýzý daha da geniþ kitlelere tanýtmak geçiyor muydu?
Ýnsanlardan þunlarý duydum. "Seni yakýndan tanýma fýrsatý verdiði için programý takip ediyoruz" diye çok sayýda e-mail aldým. Benim kriz yönetimimi de, tabiri caizse madara olduðumu da gördü seyirci. Jüri üyeleriyle iliþkilerimi, enerjimi gördüler. Enerji, rolü yapýlamayacak bir þeydir çünkü. Ya vardýr, ya da yoktur. Tabiri yerindeyse mal bu!..Bir kaç kez üzerime geldiler, "Neden münakaþa etmiyorsun?" türünden... Bir insanýn maskesi yoksa, düþmez... Ben rol yapmýyorum. Maskem yok, bu... Bundan sonra görüldü ki, bu iþe emek vererek, olduðun gibi görünerek bununla da bir þey baþarýlabilir. Ancak vasýflarý ve yeterlilikleri saðlam olmayan insanlar gündem oluþturmak zorunda hisseder kendini. Ben yýllarca kendini anlatmýþ biri olarak rahatsýz bir adamým.
"BENÝ ANLATACAK BÝRÝLERÝ YOK!"
Çünkü insanýn kendini anlatmasý kötü bir þeydir. Ama beni anlatacak birileri yok. Bu yarýþma benim için bu açýdan çok iyi oldu. Beni kapýcýma, Akmerkez'deki garsonlara sorun. Ýnsanlar, bu yarýþma sayesinde beni ben halimle görme fýrsatýný elde ettiler.
Sizin için, "Aman ne beyefendi çocuk!" deniyor, farkýndasýnýz deðil mi?..
Beyefendilik, hata yapmamak deðildir. Hata yaptýðýnda, yanlýþ olduðunu fark ederek, onu tamir edebilmektir. Etrafýnýza dikkat ederek yaþayacaksýnýz. Paranoyaklýk boyutunda deðil. Hayatýmýn her tarafýna da sirayet etmiþtir.
Bu yarýþmaya dahil olmanýzýn ardýndan sizi rahatsýz edebilecek magazinsel tavýrlar oldu mu?
Meyilim olsa, evet olabilirdi. Hatta bir kez bir ana haber bültenine katýldýk. Kuliste yapýlan çekimler sýrasýnda partnerim Yeliz'in kýyafetindeki dekolteyi sordular. Ben de þakayla karýþýk, "Tasvip etmiyoruz" dedim. O çýktý bir tek. Ýlla böyle mi yapmak lazým? Bir yarýþma var ve orada iyi performans gösteriyorsam bu deðil midir asýl olan?.. Ben de bunu anlayamýyorum... Yok eðer diðer türlü yapacak olsaydým, ben bunu 15 sene önce de yapardým.
Yeliz Haným ile çalýþmak sizin tercihiniz miydi?
Hayýr. Organizasyonun kararý.
Memnun muydunuz?
Ýlk dönemlerde biraz zorluk yaþadýk. Birbirini tanýmayan iki ayrý insan, bir takým oluþturuyor. Bu süreci bir yarýþma esnasýnda yaþadýk. O süreçte istenmeyen þeyler oldu, fakat onlarý da çözdük. Çözdüðümüz içindir ki, 5 hafta üst üste birinci olduk. Toplam 7 hafta birinciliðimiz var. Ýkincilik gibi çok deðerli bir derece kazandýk, sað olsunlar. Halk öyle seçmiþ, SMS'ler belirlemiþ!.. Öyle uygun görmüþler…
"YARIÞMANIN BÝRÝNCÝSÝ BENÝM!"
Yarýþma 1-2 hafta uzamýþ olsa sonuç farklý olabilir miydi?
Ben zaten bu yarýþmanýn birincisi olduðumu düþünüyorum. Türkiye'de herkes bunu konuþtu. "Bravo Zuhal'e süperdi, birinci oldu" demiyor. Ben elimden geleni sonuna kadar yapabilecek bir insaným, yaptýðýmý düþünüyorum. Kontrol mekanizmasý bende olmayan þeyler konusunda yetkili insan deðilim. Buna halk karar verdiyse, saygý duymak lazým. Baþka bir þeyler de karar verdiyse ona da saygý duymak gerek... 100 insanýn 85'i ayný þeyi söylüyorsa bunda da bir doðruluk payý vardýr. Birinci benim, ben sadece 50 bin YTL almadým payýma düþen!.. 5 milyon insan kazandým... 50 YTL hemen biter, 5 milyon insan bitmez…
"HENÜZ ALBÜM YAPACAK KAPASÝTEDE DEÐÝLÝM"
Bundan sonrasý için bir albüm çalýþmasý niyetiniz var mý?
Öyle bir þey düþünmüyorum. Yeliz'in albümünde bir düet yaptýk, piyasaya çýktý. Ýlk defa stüdyoya girdim. Hakkýný teslim ederek söylüyorum. Piyasada albümü olan, þarký söyleyen bir çok insandan daha iyi þarký söyleyebildiðime inansam da, kendimi albüm yapacak kalitede hissetmiyorum.
Yarýþma mý cesaretlendirdi sizi?
Yoo!.. Hoþuma gitti. Ben cesur bir adamým, bir þeyi istiyorsam yaparým. Çocukluðumdan bu yana böyleyim. Ýsteklerim de gerçektir, maymun olmam. Yeteneðimin üzerinden de tavan yaparým. Ben bir sporcuyum, bunlar bana fasulye kalýr… Dünya çapýnda iþ yapmaktan bahsediyorum. Kimse bunu ukalalýk olarak almasýn, bu bir metot iþi. Ben bir genci dünya þampiyonu yapacaksam, yeteneklerim sayesinde yapacaðým. Kendimi de, hýrsý mý da iyi yöneterek, dünya þampiyonu olmuþum.
"HAYALLERÝMDE DE GERÇEKÇÝYÝM"
Hayattaki hedeflerini "Maddi" deðerler üzerine kurmamýþ Semih Saygýner.
Bunu bir anýsýyla þöyle anlatýyor...
“Bir gün iþ dünyasýnýn ünlü isimlerinden biri sordu bana... "Çok para kazandýn mý Semihciðim?.." diye.
Ben de soruya soruyla cevap verdim: Kime göre aðabey?..
"Futbolcular gibi, milyon dolarlar filan caným…" dedi o kiþi...
Ben de "Þart mý?.." dedim.
"Ben, önce bu iþi iyi yapmak istedim, iyi yaptým. Dolayýsýyla bana getireceði parayý kabullenmiþ ve bununla mutlu olmayý biriyim. Kazandýðým parayý da güzel bir þekilde hayatýma sývadým. Dünyanýn en zengin insanýyým. Çünkü, bu dünya gerçek ve benim..."
Hayallerini ise bir dizi sýra halinde gerçekleþtirmiþ Semih Saygýner...
Kendi alanýnda dünyanýn ilk sýralarýnda yer alan bir sporcu olarak bu noktaya ise adým adým gelmiþ.
"ÝLK ARABAMI ALIYORUM: 1988 MODEL DOÐAN"
Bunun için Saygýner'in verdiði örnek ise daha da ilginç...
"Cebimde para yokken BMW otomobile özenmedim. 'Vay be ne ne araba!' demedim. Gittim, 1992 yýlýnda 1988 model Doðan aldým. Hiç unutmuyorum, 52 milyon Lira verdim... Çok seviyordum o arabayý. Þimdi de süper bir arabaya biniyorum, onu da çok seviyorum. Bunu, burnu büyüklük olarak söylemiyorum. Bunlarýn hepsi nimet. Ýnsanlar iyi þeyleri hak eder, kazandýðý parayla da bu farklý olabilir. Ben bugün de o paralarý kazanýyor olsaydým. Hâlâ o tarz bir arabaya biniyor olur ve yine baþarýlý olurdum… Baþarýyla, çok parayý birbirine karýþtýrmamak lazým"
Hayli reyting alan bir programda görünmenizin branþýnýza katkýlarý oldu mu?
Benimle yapýlan röportaj sayýsýnýn arttýðý muhakkak!.. Verdiðim röportajlarda okuyucular, seyirciler ya da ziyaretçiler benim kendimi anlattýðýmý zannetmesinler. Ben usta bir aþçý gibi tarif veriyorum. Ýsteyen alýr evinde dener, isteyen denemez!.. Bu kadar. "Arkadaþ!.. Ben böyle yaptým güzel oldu" diyorum.
Öðrenmek için hayli "Hýrslý", hatta "Sabýrsýz" bir kiþilik Semih Saygýner...
Bunu da örneklendiriyor bana...
1988 yýlýnda gittiði Ýngilizce kursunun çok aðýr iþlediði gerekçesiyle, tüm kurun parasýný ödemesine raðmen terk edip çýkmýþ…
"One, Two, Tree... Bir ömür mü geçer böyle yahu?!" diyerek...
ABD'de adýnýza yapýlan bir masa var ondan bahsedelim biraz da?
Masa, Belçika-Türkiye ortak yapýmý. Amerika'da dünya prömiyeri yapýldý, Gabriels Eurasia... ABD'de çok büyük bir fuar var. Masanýn dizayný için ben de birtakým dokunuþlar yaptým. 20 Haziran'da Las Vegas'a gidiyorum. 21-22-23'ün de oynuyorum. 25'in de de dönüyorum. 28 Haziran'da ise Portekiz'de olacaðým. Eylül gibi Türkiye pazarýna giriyoruz.
Amacýnýz nedir bu projede?
Ben sonuçta masa ya da ýstaka üreticisi deðilim. Ben sadece zaten markalaþmýþ ismimi, ileriye dönük olarak daha da markalaþma sürecine faydasý olmasý açýsýndan orta vadede bir anlaþma yaptým. Masanýn bir kýsmý Belçika'da bir kýsmý da Türkiye'de üretiliyor. Belçika'dan gelen parçalar Türkiye'de birleþtiriliyor ve dünyaya açýlýyor. Bunu belki bir takým kredilerle büyütüp, farklý bir istihdam da yaratabiliriz. Çünkü, bilardo piyasasý çok büyük. Fuarlar dahi inanýlmaz boyutlarda. Her sene Amerika kýtasýnda 150 bin adet masa satýlýyor.
"SEMÝH SAYGINER ÝMZALI ISTAKALAR PÝYASADA"
2005 Aðustos'una kadar Japonya'da bir firma ile anlaþmýþtým. O tarihten bu yana ise Euraisa firmasýyla anlaþtým. Onlar þu anda ýstakayý üretiyorlar. Hem Türkiye hem de dünya pazarýnda Semih Saygýner imzalý ýstakalar piyasaya çýktý. Bu ülkeme prestij kazandýracak bir þey. Istaka dediðiniz þeyi aðaçtan kesip yapamazsýnýz. Bu bir tekneloji, beraberinde kalite getirmek zorunda. Bunun dünyada kabul görmesi,Türkiye'de kaliteli bir þeyin üretildiði anlamýna gelir, ülkemize de prestij ve döviz kazandýrýr.
Bilardoyla teþvik-i mesaisi hiç mi hiç olmayan, bu branþla olan alakasý sadece Amerikan filmlerinde gördüðü rengarenk toplardan ileri gitmeyen bir 'Bilardo cühelasý' olarak bu sporun dünyadaki sayýlý isimlerinden biri olan Semih Saygýner'e yöneltmek için aklýmdan bir soru geçiyor...
Lakin, nasýl sorsam?!...
Kendisi nereden merak salmýþ acaba bu cicili bicili toplara?!..
Hay Allah!
Nasýl sormalý?...
Aman... Atla deve deðil ya!...
Saadet, söyleyiver gitsin!.. Oh be!..
Ýþte yanýt…
"BÝLARDOYA BAÞLADIM, 1 YIL SONRA ÝSTANBUL ÞAMPÝYONUYDUM"
“Sakarda'yýz... Bir arkadaþým, "Semih, bilardo biliyor musun?" dedi. "Biraz biliyorum" deyince "Gel oynayalým" dedi. Gittik, oynadýk. Ben ýstakayý nasýl tuttuysam, “Ýlk defa oynamýyorsun” gibi bir laf etti bana. 16 yaþýndayým, git gide sardý beni bilardo. Kimi ustalar tozlu raflardan ýstakalarýný çýkardýlar… 1 sene sonra Ýstanbul Þampiyonu olmuþtum. Ýnsanlar kahvelerde ve izbe mekânlarda oynandýðý bir spor olarak algýlanýyordu bilardoyu.”
Bilardo bir spor branþý. Peki baþarýya giden püf noktalarý neler?
Kimi branþlar vardýr, futbol ya da atletizm gibi deðildir, illa terlemek ve koþmak gerektirmez. Ama baþarýlý olmak için belirli bir form ve sporcu gibi yaþamanýzý gerektirir. Öyle, toplara vurmak ve yerlerini deðiþtirmek deðil. Benim bahsettiðim dünya çapýnda sporcu olup, baþarýya ulaþmayý kastediyorum. Kimi sporlar vardýr ki, seyircisinden çok, sporcusu vardýr. Her yerde bilardo masasý bulursunuz. Evde, iþte, otelde...
Bu ayrýcalýk mý, izlemekten ziyade katýlýmcý olmayý cazip kýlýyor?
Hayýr… Ýzleyicisi de çok fazla. Ama, kimi sporlarýn iþlerliði böyle. Bowling, hatta tenis de böyledir. Golf dahi böyledir. 2 bin, hadi bilemediniz 3 bin kiþi golfu seyreder. Ama dünyada o kadar çok insan golf oynar ki... Her sporu zevk için yapamazsýnýz. Bilardoyu insan evinde oynar, kafede oynar... Ama bu bir spor mu?.. Spor.. Biz sporcu gibi hazýrlanýyor muyuz? Evet. Kolombiya'da bir dünya kupasýna katýlýyoruz. 3 bin, 4 bin kiþi seyrediyor. Bilardo küçük bir spor deðil, futbol gibi deðil tabii. Janette Li ABD'de ünlü bir sporcudur, girin sitesine bakýn...
"SPONSOR DESTEÐÝ ÖNEMLÝ"
Biz de neden geri planda kalýyor bilardo?
Ün dediðiniz þey, profesyonel bir yapýdýr. Hollywood yýldýzlarýnýn kendi kendilerine arka bahçede film çevirdiklerini düþünün. Evde oturup tek baþlarýna seyrediyorlar. Bu ün müdür?.. Bu profesyonellikte insanlarla olmazsa seyredilmez. Dünya þampiyonlarý çýkarmýþ bir ülkede amatör bir yapýyla bunu kalkýndýramazsýnýz. Hangi amatör branþ olursa olsun… Hollywood'ta yýldýz olmazsa, Hollywood olmaz. Boksta Muhammed Ali olmazsa boks olmaz. Bana bir sponsor destek verecekse benden sonra gelecek memleket evlatlarýna destek vermektedir esasýnda. Sadece bana deðil. Vestel Süreyya Ayhan'a sponsor olduysa, Süreyya Ayhan'ýn hayatýný kolaylaþtýrmýþtýr. Fakat öte yandan bir çok kýz çocuðunu atletizmle uðraþmasýna sebep olmuþtur.
Bilardo branþý yeterince sponsor bulabiliyor mu?
Bulamaz. Bu yapýda çaðýramaz. Ancak, profesyonel dokunuþla deðiþir. Profesyonel yönetim ister. Biz sporda dünya çapýnda baþarý kazanmak istiyorsak 10 sene sonrasý için böyle olmaz.
"BÖYLE OLMAZ!.."
Ne yapmamýz gerekli?
Profesyonellik gerekli. Yönetici olmadýðým için gördüðümü söylüyorum. Ben o yapýya girmek lazým diyorum. Tavsiyede bulanabiliyorum.
Federasyondan size talep geliyor mu?
Çok zor bir soru soruyorsunuz. Cevap verirken çok dikkatli olmam lazým... Böyle olmaz!.. Bu kadar diyorum.
(Profesyonel biri olarak, kendisinden beklenenlerin farkýnda olan Semih Saygýner'in bu noktada sorularým üzerine bir nebze gerildiðini hissediyorum. Fakat, o beyefendi kiþiliðinden ödün vermeden tüm nezaketiyle sorularýmý yanýtlamayý sürdürüyor.)
"TETÝÐÝ ÇEKERSÝN MERMÝ GÝDER"
Profesyonel bir sporcuyum deðil mi, benden ne bekleniyor?.. Gerekli performansý göstermezsem beni milli takýmdan çýkarýyorlar mý?.. Çýkarýyorlar... Ben neden iþini iyi yapamayan yöneticilere hesap soramýyorum. Bunu sormak geliþmenin ilk adýmýdýr. Tetiði çekersin mermi gider...
Siz ne kadar daha bir sporcu olarak bilardoya devam edeceksiniz?
Onu þu anda bilemem. Zaman gösterir. 50'li yaþlara kadar devam edebileceðimi düþünüyorum.
Sizin aklýnýzdan geçen profesyonel dokunuþ için bir hayli daha bekleyeceðiz o halde!..
Benim yapmam þart deðil. Sýrtýma yük verildiðinde bunu motivasyona çevirecek kadar sporcuyum. Kazanamayacaðým maçý dahi kazanýrým. Ama yalnýz, boynu bükük olmaz. Dünya Þampiyonu olup geldiðim de, "Baba ne zaman þampiyon oldun?" üzüyor insaný...
"ÞAMPÝYON OLURSAN BRAVO!"
Olmasý gereken desteði göremiyor musunuz?
Görmüyoruz tabii. Ben deðil, bir çok amatör spor görmüyor. Þampiyon olursa bravo!..
Son dönemdeki popülerliðinizden önce de 3-5 adým önde olan bir insandýnýz.
Bu sizce nedendi?..
Basýnýn sizi tanýtma gayretinden deðil elbette. Sizin ciddi baþarýlarýnýzdan kaynaklanýyordu...
Sadece baþarýdan kaynaklandýðýný düþünmüyorum. Kendimi, olaylarý, yanlýþlarý iyi ifade edebildiðim için olduðunu düþünüyorum. "Sporcum bana madalya kazandýrsýn, evimde aðlayayým yeter" gözüyle bakýlýyor sporcuya. Oysa milli sporcu, bu ülkeyi temsil etmesi için bu vasýflar yetmez. Lisan sahibi, oturup kalkmayý bilen, ülkesine dili uzatýldýðý zaman cevap verebilecek sivri zekasýný geliþtirmiþ, medeni cesaret sahip, sporunu bulunduðu her ortamda anlatma yeteneðine sahip, hitap yetisi geliþmiþ olmasý gerekir. Sizce geliþmiþ mi?..
Þahsýnýzda mý?
Hayýr genel itibariyle...
Ýstediðimiz düzeyde deðil.
Ýþte, budur... Burada ukalalýk yapmak için konuþmuyorum. Beklenti olarak iyi sporcu; sporunu iyi yapan, üstlerine itiraz etmeyen adamdýr. Ettiðinde, "Sporcu kontrolden çýktý!" denir.
"SEMÝH, DEÐÝL SEMÝH SAYGINER"
Sanýyorum sizin de bu tür konularda baþýnýz derde giriyordur...
Girdi elbette. Amaca hizmet etmektir. Amaç nedir?.. Sporu ülkede yaymak... Ben görevimi sonuna kadar iyi yapmak için her türlü ortamda bunu anlatabilecek kapasiteye geldim. Baþkalarý gelmiyorsa o benim sýkýntým deðil. 1986 yýlýnda TV'ye çýktýðýmda 22 yaþýndaydým, bilardoyu anlattým. O günden bu yana bilardoyu anlatmaktayým. Þimdi 43 yaþýndayým, hâlâ anlatýyorum. Bu nedenle kalýp olmuþ bir isim var ortada. Benden bahsederken kimse, "Semih" demiyor. "Semih Saygýner" diyor.
Yoruldunuz mu anlatmaktan?
Yorulmadým, yorulmam da... Gider birisi bireysel baþarýlarýyla kürsüye çýkar, alkýþlarýz, devamý gelmez.

"PEMBEYE BOYUYORUM, SÝYAHA ÇEVÝRMEK ÝSTÝYORLAR"
Devamýný nasýl görüyorsunuz bilardo sporunun?
Ben elimden geleni yaparým da. Benim kontrolüm dýþýndaki olaylar için bir þey diyemem. Ben çok güzel bir tablo yaparým. Ama daha piyasaya çýkmadan birileri gelip onu parçalarsa ben ne yapabilirim?.. Ben bilardo duvarýný yýllardýr itinayla pembeye boyuyorum. Birileri geliyor üzerine siyah boya çekiyor, yýllardýr böyle...
Siz bu yarýþmaya katýldýðýnýz ilk günlerde de kimi eleþtiriler geldi federasyondan...
Yorum yapmýyorum. Yakýþýk almayacak bir yaklaþým. Boþ. Las Vegas'a da gittim. Diþimle ilgili sorun yaþadým. Bunlar gayet insani þeyler. Þarký Söylemek Lazým yarýþmasýna da kendi inisiyatifimle girdim. Kendi hayatýmý nasýl yaþayacaðýma da ben karar veririm.
Size yarýþmaya katýlmamanýz mý söylendi?
Kimse bana girmeyin diyemez. Hakký yok. Þarký söylemek kötü bir þeymiþ gibi, "2 gün sonra þarký söylerken gördük" dendi. Öyle bir pembeyle boyamýþým ki ben o duvarý... Hiç bir siyah boya kapatamaz...
Sizin adýnýza 40 özel tescili olan Semih Saygýner vuruþu var, deðil mi?
Evet, dünya çapýnda çok raðbet gören bir dergi 1995 yýlýnda bunlarý yayýnlamaya baþladý. Bu vuruþlarý yapmaya baþladýðýmda tüm dünya þok geçiriyordu. Ve bu vuruþlar, "Semih Saygýner'in Sihirli Vuruþlarý" olarak kaldý. Dünyada nereye gitsem benim adýmla anýlan vuruþlar.
"ÇÖZDÜM, VE ÝNSANLARA SUNDUM… BUDUR?"
Nasýl bir his bu? Gittiðiniz herhangi bir ülkede bu vuruþlarla karþýlaþmak?
Düþünün ki, çok tonton ve kendi hayatýný idame ettirebilen bir kadýn marketteyken geldi ve "Oðlum, þu yoðurdun son kullanma tarihi nedir?" dedi. Karþý tarafýn bilgisi yok, bilgilendiriyorsunuz. Acýma ya da aþaðýlama yok. Geçenlerde yaþadýðým için bu þekilde dillendirmek istedim. Buna çok benzeyen bir duygu bu. Bir þey yapýyorsunuz, ama bunu milletin kafasýna vurarak deðil, o olayýn içine girerek çözmüþ olabilmek mühim benim için. Ýþte ben aynen bunu yaptým. Çözülemeyen bir þeyi çözdüm. O vuruþlarý keþfettim. Ýnsanlarýn kullanmasý için sundum, bu kadar...
Elektriðini karþý tarafa bu kadar net geçiren bir insan olan Semih Saygýner… O, þimdi yeni yayýn döneminde bilardo masasý etrafýnda geçen, halkýn interaktif vuruþlar yaparak kimi minik ödüller kazanabileceði farklý bir talk-show programýyla ekrana gelmenin hazýrlýklarýný yapýyor... Tayfur Dinçer imzalý olacak programda Jeannette Lee'yi belki Türkiye'ye getirerek, kimi ünlü ama bilardo seven isimlerle karþý karþýya getirmek gibi projeleri var Saygýner'in. Hatta piyano eþliðinde kimi parçalarý mýrýldanacaðý bir köþesi olacaðý müjdesini de verelim Semih Saygýner'in sesini seven hayranlarýna…
"HEP BANA HEP BANA, OLMAAAAZZZ!.."
Gittiði ülkelerdeki insanlarýn dilini irtibat kuracak kadar öðrenebilmek gibi özel de bir meraký var Semih Saygýner'in...
Bu noktada yine bir durum tespiti yapýyor Saygýner...
Ýletiþimde farklý yönünü bir kez daha ortaya koyuyor baþarýlý sporcu.
Hatta ciddi bir ipucu...
Ben de olduðu gibi sizlerle paylaþýyorum.
“Sahne ýþýklarý altýnda yaptýklarý iþten dolayý çok sevilen insanlar vardýr. Sevgi seline maruz kalýrlar. Fakat yýldýzlarý söndüðünde yapayalnýz kalýrlar ya... Ben buna katýlmýyorum. Sevgi karþýlýklý bir þeydir. Sadece size sevgi gösterilmesi yeterli deðildir. Adama sorarlar, "Sen ne kadar geri sevda gösteriyorsun?"
Geçen gün bir üniversiteye söyleþiye gittim. Çok kalabalýktý, anormal bir ilgi vardý. Sorulardan birisi, "Semih Bey, gösterilen ilgiden memnun musunuz?" oldu.
"Elbette, çok memnunum. Ama ben sadece ilgi görmeye deðil, sizlere de ilgi göstermeye geldim" dedim. Böyle görürseniz güzel olur. "Hep sevileyim, her yerde ben revaçta olayým!" bir yere kadar... Sonra patlar caným o!..
Semihçe bir tavsiye
"Deneme yanýlma yoluyla hýzlý öðrenen, ülkesini dünya platformunda temsil etmiþ, belli vasýflara sahip, aile terbiyesi almýþ, bütün tanýnýrlýðýna ve sosyal statüsüne raðmen hâlâ yüzü kýzaran bir adam olarak bütün arkadaþlarýma sesleniyorum: Beyefendiliði býrakmaya gerek olmadan dünya çapýnda iþler yapabilirsiniz. Bunlarý denemiþ biri olarak, insani yönlerini size anlatýyorum. Bu metotlarý ister deneyin, istemezseniz denemeyin"
Röportaj: Saadet ÖZCAN
Fotoðraflar: Bora TOPRAKCI
Bu röportaj sporx.com sitesinin izniyle yayýnlanmaktadýr.